Silinmeyen acılar…Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Günaydın… yağmurla gelen bir İzmir sabahından sizlere… Gün / aydın.. dostlar.. Yeni bir güne, yeni bir haftaya, yeni bir sevgi coşkusuyla… Günaydın… dostlarım… Uyanının dostlar! Bu gün de yaşıyoruz… Uyanmak ve silkelenmek zamanıdır sabah, en koyu gecenin ardından… Yılların yaprak misali döküldüğü, sevginin eridiği, insanın öz değerini yitirdiği şu âlemde, dostluğunu kaybetmemiş nadide insanlar.. benim şiir ruhlu gül bakışlı arkadaşlarım, eğer ki gününüz fırtınanın ardındaki dinginlik ise; Günaydın.. Fırtınadan sağ çıkanlar günaydın.. Günaydın benim candan öte canlarım.. Eğer ki yüzyıllarınız karanlık içinde geçti ise.. Günaydın sizinle başlayan ama nasıl biteceğini bilmediğim haftanın ilk gününe.. Kalemim her sabah yeni bir haz ile " MERHABA " diyebilmeli kâğıtlar üstüne ve her sabah dostlarımın gözlerinde olmalı yazdıklarım... Okumalı, paylaşmalı onlar da kendi dostlarıyla.. Sizler; kendini çoğunluk görüp emeği görmezden gelenler! Dedikoduya inanıp insan kaybedenler, çalıp çırpıp yiyenler, bir yanımızda insanlar haksızlıkla boğuşurken ve açken, nefsinin gölgesinde her daim tüketenler... Ve sizler canlarım, dostlarım; dünyanın öbür ucunda haksızlığa uğrayanlar için bir kez daha ölenler, insan onuru için kendi memleketinin dışında bir yerde ölenler, gün ışığı ile birlikte yorgun kalkıp, kötüye direnenler... Ülkeme baktım ve acıyı gördüm ve talanı gördüm ve acımasızlığı gördüm ve göç eden binleri gördüm, ülkeme baktım yitip giden, yakılan, yıkılan şehirler gördüm. Şehirleri yıkan, insanları yakan, yakılanları döven insanlar gördüm, kan gördüm, kavga gördüm, açlık gördüm, sevgisizlik gördüm, kirletilen doğa gördüm, yakılan ormanlar, kesilen ağaçlar, çöp dökülmüş yollar gördüm, hoşgörüsüzlük gördüm, yaşamadığımızı gördüm ve terk edilmişlikleri gördüm… Acıyı sevdi ülkem, coğrafyasında iklimleri yaktı, denizleri kirletti ülkem, sokaklara izmaritini, çöpünü, kinini ve öfkesini, bombasını, elindeki acıları, anlaşılmayan kinini sokaklardaki masumluğa serpen, atan insanlar gördüm... Bağırdım avaz avaz, feryat figan, biri çıkarda duyar sesimi diye, seslendim, seslendim şu resmi indirin duvar gülümsesin dedim, bir daha bana yakışmayanları asmayın yüreğime dedim.. Var mı? yalvarırım var mı? sesimi duyan dedim… Gözlerimi kapadım aydınlık güzel günleri düşleyen kendimi gördüm, yeşiller içinde sahiller gördüm, masmavi gökyüzü gördüm, dereler gördüm coşkuyla nehirlere dönen, dereler kenarında ağaçlar gördüm gökyüzüne kavuşmak isteyen, sevgi dolu insanlar gördüm, gözkapaklarımın ardındaki yaşamı sevdim. Korktum yalnız kaldığım yerden dünyaya bakarken.. Oysa ben gözlerime açıkken de yaşamı sevdim, dünyayı sevdim, insanları sevdim, gözlerimi açtım sevgi yüklü kelimeler gördüm... Mutluluk gördüm baktığım gözlerde, umut dolu, sevgi dolu… Mutluluğunuz gökyüzünden dökülen sevgi dolu yağmur damlaları kadar bol olsun O kadar mutlu olun ki gözlerinizdeki mutluluktan sevgiler taşsın çoğalsın, çoğalsın dünyayı sarsın. Mutluluğu arayan mutsuzların umut ışığı olsun, yürekleri sevgi dolsun... Hüzün uzak dursun yuvanızdan, sağlık hep sizinle olsun, cebinizde namerde muhtaç olmayacak kadar para, sofranızda bereket olsun. Yüzünüz güleç, neşeniz bol, gününüz huzurlu, gününüz sevdiklerinizle olsun. VE… Sevgiyle, sevdiklerinizle, mutlu, sağlıklı güzel geçen acısız, kedersiz, üzüntüsüz, hüzünsüz ve hatta bombasız bir haftanız olsun dostlarım... Sözün sonu/başı kederli bir gülüştür.. Yazı: Bu bir iç döküş yazısıdır, gece, gece, hece, hece sadece kendime yazılmış.. Uzun oldu, olur öyle bazen.. Hepsini okumadan direk yazının sonuna bakanlar için kısa özet; İsterseniz hiç okumayın, alınmam (gerçekten:)ben yazdım, yazdım ama malum; içim dışıma çıktı.. saat:03:30..bittim,gittim.. Giderken bir anekdotumdan yola çıkarak kaleme aldığım mazideki bir şiirimi de bırakarak gidiyorum sizlere.. Oda yazım gibi hüzün kokuyor, bu gün hüzün olsun istedim, zaten İzmir’in gökyüzü kapkaranlık, hüzünlü hüzünlü ağlıyor bu sabah.. Gidiyorum ama geri dönerim.. bir bomba düşmezse.. -çınar- Ö.S.Kurşun
Bir zamanlar liseli bir kız vardı
Billur sesiyle şarkılar söylerdi Deniz susar, onu dinlerdi Rüzgar şarkılara eşlik ederdi Bir gün şehirde müzikli eğlence vardı Şarkılar söyleniyor, dans ediliyordu Şehir halkı sahil boyu toplanmıştı Takvimler, Temmuz 1968’ zi gösteriyordu İşte o gün, liseli kız ve annesi Hasta ziyaretine gitmişti Komşuları genç adam, yatağında bitmişti Müziğin ritmi, açık pencereden duyuluyordu Hasta adam, kızdan bir şarkı istiyordu Genç kız tüm yoksulluğu ve coşkusuyla Sahneye koşmuştu Yıllardır hayalini kurduğu mikrofonla buluştu Ve sazlar eşliğinde, coşkuyla başladı şarkıya ‘Gurbet Elde Her Akşam Battı Bağrıma Güneş’ O güzel ses ve şarkı sanki şehri kaplamıştı Binlerce kişi ayakta alkışlamıştı Hasta adam şarkıyı dinlerken ölmüştü Genç kızın geleceği o şarkıyla sönmüştü O şimdi nerede, nasıl, yaşıyor mu bilinmez Yaşanan nice acılar silinmez… acıların çınarı 01 / 02 / 2011 Ömer Sabri Kurşun |
Billur sesiyle şarkılar söylerdi
Deniz susar, onu dinlerdi
Rüzgar şarkılara eşlik ederdi
Bir gün şehirde müzikli eğlence vardı
Şarkılar söyleniyor, dans ediliyordu
Şehir halkı sahil boyu toplanmıştı
Takvimler, Temmuz 1968’ zi gösteriyordu
İşte o gün, liseli kız ve annesi
Hasta ziyaretine gitmişti
Komşuları genç adam, yatağında bitmişti
Müziğin ritmi, açık pencereden duyuluyordu
Hasta adam, kızdan bir şarkı istiyordu
Genç kız tüm yoksulluğu ve coşkusuyla
Sahneye koşmuştu
Yıllardır hayalini kurduğu mikrofonla buluştu
Ve sazlar eşliğinde, coşkuyla başladı şarkıya
‘Gurbet Elde Her Akşam Battı Bağrıma Güneş’
O güzel ses ve şarkı sanki şehri kaplamıştı
Binlerce kişi ayakta alkışlamıştı
Hasta adam şarkıyı dinlerken ölmüştü
Genç kızın geleceği o şarkıyla sönmüştü
O şimdi nerede, nasıl, yaşıyor mu bilinmez
Yaşanan nice acılar silinmez…
acıların çınarı
01 / 02 / 2011
Ömer Sabri Kurşun
Duygu dolu harika şiir okudum
Yüreğin kalemin var olsun
Yürek sesin hiç susmasın
Saygılar.................