Badem ağacının kovuğunda posta kutusuYaşadılar bir müddet aşk ikliminin rehavetinde şefkatle sardılar birbirlerinin yaralarını gül tomur tomur açmış badem ağacı beyaz çiçekler sunmuştu doğaya bülbül vaz geçmemişti aşk’ından baharın bir de son baharı vardı dökülmeye başladı rengarenk hazan yaprakları bir yapıldı ki aşk’ın hasadı kalmadı tek bir tohum bile seneye ekilse de yeşerse yeniden aşk Mecnun’dan beri görülmedi böylesi nihayi karar verildi nihayetinde elzemdi ayrılık başladı feryat figan ağladılar lekesiz aşklarına çok mu dramatize etmişlerdi bu durumu aşk var mıydı gerçekten var olduğu doğrumuydu kancayı takan takmıştı lakin kim Şems’mi Yunus’mu Mevlana’mı bu zamansız sevda sevenlere reva mı yer yerinden gök yerinden oynadı lavlar püskürttü yanardağlar mevsimsiz açmıştı çiçek Badem ağacı adem’den beri böyle mi idi kara sevda ki ahh ne acı çıktı kasırga yağdı yağmur dolu vurdu döküldü çiçekleri beyaz beyaz gazel oldu Mecnun’un eli gitmedi silmeye doğdu ebemkuşağı yedi rengiyle dünya dönüyordu dönecekti döndü mevsimler de bir bir sonbahar geldi yine sarardı yapraklar hasat vaktiydi Yüksel Nimet Apel 26/Nisan/2013/Cuma/Bodrum |
kaleminiz ve yüreğiniz hiç susmasın...güzel bir akşam dileği ile, sevgiler,selamlar...