Çaldın madem kapımı günaydın gel bir yorgunluk kahvesi iç mi dedin
Uzaklara gitmek lazım
başını alıp gitmek uzaklara ama önce yapacaklarım var batırıp kirpiklerimi mürekkebe bembeyaz bir kağıda yazıyorum yani öyle pembe renkli falan kenar süslü çiçeklilerinden değil işte öyle bir sayfaya yazıp zarflayıp pullayıp yola çıkmadan önce atacağım kapının aralığından kalbim tüy kadar hafif ayaklarıma ise gülleler bağlanmış gibisinden hani rüyalarda olur koştuğunu sanırsın koşamazsın ve uçtuğunu ne güzel hem de ne umutsuz bir durumdur bu sana gelmek istiyorum gelemiyorum sevgili adım atmam imkânsız uzaklara gitmek lazım çook uzaklara alıp başını bırakıp her şeyi arkada ama biraz daha diyorum az daha sabır ya yarın güneş olursa ışıl ışıl bir bahar günü gitmek buralardan delilik değil mi üzülme kahrından ölmüyorum ölmüyorum aşkından ama seviyorum işte sabah kahvemi sevdiğim kadar hani güzel bir şey gördüğünde sevinirsin gözlerin bayram eder yeşil yaprakları arasında bir limon ya da portakal işte öyle mutlu ediyor beni yaşamak ve besliyor ruhumu sevmek seni seviyorum bak yine ayaktayım bu kaçıncı mücadelem artık ne yeis ne keder ne elem öylesine mutluyum ki meselâ durduk yerde girip mutfağa kek yapasım geliyor hele bir pişsin bi de güzel olursa bi tabak ta sana sana bebeğim başka türlü olmaz geçmez ki boğazımdan nedenini niçinini sorma seviyorum işte sevgi matematiğe gelmez gelmez öyle hesaba kitaba seni hesapsız öyle işte delicesine ahh ne bileyim işte sevdim seni ama sen çaldın madem kapımı günaydın gel bir yorgunluk kahvesi mi iç dedin sen de beni böyle seversin kendince olsun be canımın içi ben severim kendimi de senin yerine nasıl tiryakiysem kahveme öyle işte 19/Nisan/2013/Cuma/Bodrum Yüksel Nimet Apel |