Islak hatıralar
küçücük kutu gibi bir evimiz vardı,
pencereleri denize bakardı gece olsun istemezdim hiç.. biran önce güneş doğsun diye dua eder bir gözüm açık uyurdum. daha şafak atmadan ben atardım kendimi dışarı. birazdan sahildeydim işte martılar tanırdı beni, hepsine birer çiçek ismi vermiştim.. birinin adı gülüm dü beyaz olan papatyam, hele başımın üstünde dolanır dururdu ki biri.. onun adı bülbülüm dü. çok geçmeden annemin sesini duyardım yanık yanık çağırırdı beni ! güzel anam benim kanaryam.. kahvaltıya dayanırdı yokluğuma ama öğlen hiç aç bırakmazdı. babam evde olmazdı zaten ! kereste fabrikasında sabah altı,akşam yedi işçisiydi, ben gelene kadar o çoktan gitmişti baba gibi babaydı rahmetli. dört kardeştik ikimiz kız,ikimiz erkek.. abim benden daha çalımlıydı ! yakışıklı,ciddi duruşlu uzun boyluydu, belki de bu yüzden assubay olmuştu. kızkardeşlerim,güzellerim baba yadigarları... "kaderleri güzel olsun" derler ya hani onlarınki bir türlü olmadı.. aslında ! benimde olmadı, anlatsam şimdi sayfalara sığmaz hani eskiden yeşilçam filmleri vardı ya ! hülya koçyiğitli,ediz hun’lu emin olun onları aratmaz.. fazlası vardırda katiyyen onlardan aşağı kamaz. hani seni sevmeyeni seversin kaza yaparsın gecenin köründe, hani ihanete uğrarsın gurbete çıkarsından tutun olmadık yere hapis yatarsın.. vesaire..vesaire neyse ! gelelim sadete. birgün savaşa gider gibi çıkıp gittim o evden, hatırlamıyorum hangi gündü hangi mevsim,hangi yıl.. yanımdan bir an olsun ayırmadım o ipten salıncağı bahçesinde duruyormu şimdi bilmem.. dalında sallandığım incir ağacı. [ ] |