Dimağ olmadan, tasavvur zandır, anlık hardır!Edep, kalbin ve vicdanın şiarındandır Aktif haldeki meramından akseden suhuletli bir sedadır Asabiyet ve kabalık ruhu yoran bir hastalıktır, hassasiyeti olmayan gönül kuraktır Afak ummana bedel bir tahayyülün insicamından tezahür edecek şevk-i kabuldur, ihsanı ise sırr-ı hudadır İnsan cehlini yenmek için azmetleidir Nefsini terbiyeye dikkat kesilmiş bir ümittir, yoksa hazan külfettir Her nefs ölüme rağmen imtihanın saiki ve vehim zerkeden endişe gerekçesinin failidir Bu bakımdan akıl ve irade, ruhun ve dimağın tasavvur etmesinde ki muradın vuslat meramı ve aşk sevdasında ki hakikatidir Haya, insanın kulluk lütfunda ki farkıdır Mizan ve berzah arasat vaktinin en mümeyyiz ve hatta sessiz edasıdır Kabir içinde ki mevta, cazibesini terk etmiş hazz-ı heva, duçar olunacak korku kim için acıdır Şifaya muhtaç hasta acziyetin kollarına tutunan ve gözleriyle meramını anlatan, her halinde acınmaya bel bağlayan tuhaf bir sancıdır İnsan düşmeye görsün, nedenler içinde süzülsün Tedbir ve taktirin, akıl ve izanın selamet içinde ki şuura, nazarlar elbette ki gülsün Her nefsin yükü ve imtihanı akıl ve irade kapasitesinin ahenginde ki iman ve isyan mesabesinde gizlenen sabır ve nimet kanaatı azsa takat büzülür Güç, kalbin ve ruhun teslimiyet ve irade deki niyetin aslına tekabül eden azim ve tutarlılığın vuslat sevdasından nükseden ülfettir Mustafa CİLASUN |