Gücün sözü değil, sözün gücü asıldır, haktır!Gücün ve kuvvetin asli sahibi yardır Akıl ve azme teslim edilmiş olan bela adına imtihandır Sır olan, esrarın içinde anlam bulan kuvvet kulluğun ikmalinde ki vefay-ı sanattır Nefes vakte tabi, kalp nazar gâh olmaya sevdalı, ruh hilkatine ne kadar yabancı merak aslonan zihni ferahlılıktır Tagutu ve belamı bilmeyen azdır Nefs adına şöhrete adanmış zavallılıktır, kahır içinde kahreden nazardır İlah olmaya heveslenen, kibir ve enaniyetten ödün vermeyen, gücü kendinde gören arsızdır İnsanı ve toplumu hiçe sayan, şart koşan, tehdidi sıralayan, esir etmeyi reva gören kalbi karartılmış ahmaktır İnsan ancak bilgi ve edebiyle irfan sahibidir Ruhu ve kalbi letayıflar adına ceht eden, haktan kat a vazgeçmeyen nasiptir İnsan aklı kadar, akıl bilgi kadar düşünebilir, tasavvur etmek, edebilmek ziyadeyi gerektirir Bu bakımdan ruh ölüme yabancı olduğu kadar, kalpte cehalete yabancıdır, akıl azmin ve emeğin hasredilmesinden hâsıl olan hakkı galiptir İnsan neden meydana geldiğini önemsemeli Şek ve zan içinde varlığına temayül edip, nefsi emareyle nazar etmemeli Mazlum sahipsiz değildir, söz güce nispet edilen riyada değildir, kalem ve kelam hak adına ve insan varlığına hizmet için vaat edilmiş furkandır, bilinmeli Gözün kaşa ihtiyaçlı olduğu kadar, ruhunda ihsan ve irfan kapısında ki takvaya ihtiyacı olduğu muhakkaktır, yoksa kalbe ne demeli Mustafa CİLASUN |