DÖVÜŞÜRKEN DÜŞENLER
Irmakların suretine vurmuş
Sendeki heyecan sendeki coşku Sımsıkı sarıldığın hayat Saf tuttuğun kavga Sabırlı ol daha da güzelleştirsin Kızıllaşmakta olan ufku Fazlasıyla ödedik bedelini yenilginin Daha deneyimli, daha uzun solukluyuz Sendeki bu serçe telaşı niye, bu acele neden Yalnızca gözyaşı, yalnızca zulüm Zaman ve kan değil ki akıp giden Bir gün kadar kısa sevgiler Gürül-gürül bir hayat ve ölüm Bunlar da akıp gitmiyor mu Sevinçle, aşkla kavganın içindesin Patlayan öfkelerin, isyanın safındasın Dövüşüyorsun yetmiyor mu Sevdalı bir yüreğin çarpmasına benziyor Gözlerinde parıldayan ışık tomarı Sessizliğin yanaklarına süzülen yaş taneleri Hüznün kahredecek güçte değilse de İçindeki devrimci ateş Sarıyor sınıfsız, sömürüsüz bir dünya isteyenleri Omuz-omuza kozasını örüyoruz baharın Kaçınılmaz ise ağlamalar Pınarlara dökülsün gözyaşlarımız Çoğaltsın duru suları Sonra adresini verelim ırmakların Irmaklara denizin... Bak nasıl kahredecek o anın devrimci şiddeti Emek düşmanlarını ve uşaklarını Dövüşünken düşen yoldaşlarımız Karanfildi, güldü karakışta açan Çiçeğe bürünmüş, meyveye durmuş Ulu bir ağaçtı her birisi Şimdi onların militanlıkları ve sevgisi Dal-budak salmaktadır bilesin Sakın tutma onların yasını Hele bir hesap sorma anı gelsin O karanfiller ve güller süsleyecek her yanı Hep beraber atacağız zafer naralarını Tek bir ağızdan şiarlarımızı... |