HAZAN BİLMECELERİNeftî, mor, lâcivert bir deniz gibi, Uzun bir sükûnun sessizliğinde, Acı bir kampana vuruşu gibi, Aksetti akşamın ıssızlığında... Gözlerimde, yine dalgalar coştu, Saatlerce vurdu... Vurdu, hep vurdu, Şu kırık kalbimin sâhillerinde, İçimde çalkanan fırtına durdu... Gidişin vardı ya, dönüp arkanı, Kanadı içimde içli bir şarkı, Daldı da gözlerim, yaş doldu birden, Dilim sustu, bağrım seslendi durdu... Kayboldun gitgide yolun ucunda, Uğurladı seni yaşlı gözlerim, Görüyorken henüz sızladı içim, O içten bakışı nasıl özlerim... Koşmak istiyorken bir çocuk gibi, Ardından, ah, ama koymaz hislerim, Bir şarkı olursun dudaklarımda, Gözlerimde uçar, sarar sis’lerim... Okşayıp başımı, nasihat eder, Seslenir içimden, konuşur gibi Teselli veren ses, sanki şöyle der: ’Hem onu, kendini etmesen heder...’ Düşer yanağıma, yaş olup özlem, Uzanan ellerim düşer yanıma. Koşar gibi, hızla yürür giderim, Hasret, ılık ılık dolar kanıma... Yürürüm sessizce, uzarken yollar, Gözümde hayâlin gülümser bana. Artık yapayalnız o yetim kollar, Ağlamak isterim, ah, kana kana... O gözler ki yakar, içten bakarken, Neler neler söyler, ah, geceleri... O gözler ki, kalbe, coşup akarken, O gözler ki, hazan bilmeceleri... Hâlenur Kor |