Bre İstanbul!
Ey İstanbul! Ben ki burçlarına hilâli diktim,
Uğruna civan mert yiğitlerimle kanlar döktüm, Senin yollarına bin bir renkten çiçekler ektim, Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim. Ol hasret-i aşkınla yandım yandım da kavruldum, Gazadan gazaya cepheden cepheye savruldum, Yıllar yılı nar-ı ateş-i aşkınla yoğruldum, Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim. Bilirim yıllar yılı hasretle beni bekledin, Muratla güne gün, aya ay, yıla yıl ekledin, Yüreğinde sevda sevda cehennemleri sakladın, Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim. Nice nice serdarlar sevdanla yandı tutuştu, Alperenler, bahadırlar senin için vuruştu, Ol bezm-i yarenler Eyyüp Sultan ile buluştu, Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim. Ahİstanbul! sen yok musun, yoksa sen hiç yok musun? Yoksa koskoca Fatih-i İstanbul’a çok musun? Yoksa sen ehl-i cehle Hakkı Huda’dan hak mısın? Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim. Göklerde yankılandı Ezan-ı Muhammediye Gözlerimizden kalktı perde uzandık Kabe’ye Biz kapandık Ayasofya’da seninle secdeye, Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim. Şükür kavuştum sana, sen de kavuştun ya bana, Ben ki seninle hükmettim tüm çağlar-ı cihana, Selam olsun hocam Yesevi, dedem Oğuz hana, Bre İstanbul! Hünkâr-ı Fatih benim, ben Fatihim. Bilal Özcan |