Doyumsuz Kanat
Önce bir bulut saracak etrafını en pembesinden,
en tozpembesinden.. Ayakların yerden kesilecek, kanatlarını hissedeceksin.. Her şey o kadar küçük gelecek ki gözüne, dağlar tepeler hakgetire.. Karınca artık hepsi gözünde… İraden ve kanatların münferit çalışacak, söz geçiremeyeceksin kanatlarına.. Her kanat çırpışında daha da yükseleceksin, kuşları hor göreceksin,kanatlarına kuvvet!. Daha da yükseleceksin; umarsızca… Onlar emir kulu,daha yükseğe,daha da yükseğe bir kanat daha derken, karınca dediğin dağ tepe de görünmeyecek artık gözüne,kayıplarda hepsi; aslında sen kayıplardasın… Bunu fark ettiğinde, amansız bir korku saracak içini bukez, bir bir uzaklaştıklarına,değerlerine özlemin kabaracak, ama artık onlardan çoook uzaktasın,karınca onlar hem,göremezsin ki! O kadar uzaktasın yani… Bu acı gerçek yakacak içini, taşacak bu kor içinden, kanatların erimeye başlayacak.. İşte o anda başlayacak düşüşün, herkesi bir bir ardında bırakarak aştığın yollardan, öyle bir düşüş olacak ki bu, zehrini her hücrende hissedeceksin.. Hor gördüğün kuşlar umarsız kalacak düşüşüne, koca dağları tepeleri küçümsediğinde aldığın hazzı kusmaya başlayacaksın… Yükselişinin aksine o kadar hızlı olacak ki düşüşün, nerde sorusunu bile soramayacaksın kendine; Nerde hata yaptım ben? Zamanın kalmayacak buna.. Ve gözlerin son görevini yerine getirip, karıncalara kilitlenecek ; hani şu yükseklerde, o koca dağları indirgediğin karıncalar var ya… Son demindesin artık.. Hayat sana kısacık bir çizgi çekecek, incecik,kısacık son bir çizgi ölüm ile yaşam arasında, karıncalar gözünde yeniden boyutlanacak o son çizgide; -anladıııım! Bu son sözün olacak,hatta son çığlığın, ve sonra bedenin çakılacak toprağa; doyumsuzluğun katilin olacak… |