VAK'AŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Görevimiz gereği bazen hasta ve yaşlıların üç aylık maaşlarını evlerinde ödüyoruz.
İşte yine böyle yaşlı bir dedenin maaşını ödemek için evine gitmiştim Yine o gün hergün gibi başlamıştım işime Baktım biri geliverdi tam masamın önüne. Orta yaşlı garip biri.. Dedi; -Merhaba şefim. Eğer izin verirsen senle vardır bir işim. Baktım adamın yüzüne ; -Dedim benim işim ne.. Bir memurum, vatandaşın bakarım ben işine, Dedi; -Bizim Kerim Dede hastalanmış yatıyor. Yağan yağmurun suları bacasından akıyor. Damı aktarmak gerekir, önümüz kışa doğru, Yoksa bizim Kerim Dede çekecektir soğuğu. Kimi kimsesi yok onun, yapacağım işini. Kerim Dede sıcak yerde geçirmeli kışını Parası yok, kimsesi yok pişirecek aşını. Eğer mümkün olursa ben alsam maaşını, İmkan olursa bana verin kendisine vereyim. Olmazsa bir memurla hanesine gideyim. Kapıda taksi de var, çabucak gider geliriz. Hem o yaşlı mutlu olur, hem biz de seviniriz. Hüzünlendim gözüm doldu, ağlar gibi olmuştum. Adamın anlattığına gerçekten inanmıştım. -Dur bakayım hele biraz, müdürüme diyeyim. İzin verirse maaşını ben tediye edeyim. Gittim anlattım. Müdür Bey’e vatandaşın derdini. Dedi; -Sevap olur, çekelim zahmetini. Ama işler çok sıkıdır çabuk gidip geliver. Aman! Dikkat et parayı kendisine ver. Yalnış bir iş yapmayalım.Yoktur bizim şansımız. Hem vatandaş mağdur olur hem de ağrır başımız. Dedim, -Efendim çok dikkatli olurum. Parayı ihtiyarın kendisine veririm. Vatandaşa dönerek istedim belgesini Aldım kimlikle cüzdanını, kestim tediyesini. Üç aylık yaşlı maaşı ne olacak çok cuzi. Bu aldığı cuzi maaş ne çok üzmüştü bizi. Çıktık bankadan dışarı.Bindik bir arabaya. Yağmur altında ulaştık, uçuk bir harabeye. Eski tahta bir kapıdan geçtik, girdik içeri. Damdan sular akıyor ıslatıyordu yeri. Hasta Kerim Dede bir sedirde yatıyor. Onun yaşlı bakışları neler, neler anlatıyor. Sanki ev değil, aman Allahım! Nasıl yaşanır burda? Eşya denen bir nesne yok, olanlar ise hurda. Çok eski bir soba ile yerde yırtık bir kilim. İhtiyar bizi görünce doğruldu iki büklüm. Kısık ama nazik sesle hoşgeldin yavrum;Dedi Buraya kadar böyle çok zahmet ettin dedi. Kalkamadım yoksa zahmet vermezdim Sizi böyle bir sırada inanın ki üzmezdim. Neyleyesin hasta yaşlı olunca işte böyle, Her geçen gün biraz daha gidiyorum geriye. Allah razı olsun sizden bana el uzattınız. Beni bu son günlerimde sevinçten ağlattınız. Dedim. -Dede öyle deme, budur bizim işimiz Size hizmet ettikçe çoğalır sevincimiz. Halk hizmeti Hak hizmeti yerine geçer derler. İnşallah Cenabı Hak bunu muteber eyler. At imzanı bu kağıda maaşını getirdim. Bir dahaki maaşını yine ben getiririm. Yaşlı gözleri ağlarken buruk bir mutlulukla. Bende ayrılıyordum gözüm yaşlı, huzurla. Nizamettin Uca Iğdır. 07.12.2007 |