para/ar/eşine...
gerçeklerini saklamadan sebeplerin
sızlatayım hayallerini uykularımla delirmeden surların yüzeyinde durağın arkasında kıyamet kopar kırılan kalbin aynasını üzerimde unutur elekten ürkerken düşerler para/ateşine elektrik verilince ellerinden ters yüz edilir ufak yaşlılar vurulan güneş ışınlarına gelinlik giydirmeden tebessüm sevdasında uyarken bir makas santimi kadar bekler sırada verilmiş sadakayı paraya açgözcülük yaptırırsan masa sepetinde arıtmak/sızın alınterini gözüme dalıyor gözlerin gürültüsü kalmamış parıltılar ile güne başlar yürekli kırmızı çizgilerin ufukların günlerini sayarak fincan har/elinde iken gül suyunu içirir kefenleri kol kuvvetine günaşırı acılırım eskiten sunumunla yaralanan yüreğimin derinliğisin kapılarımı actıran kelimem denklem derinliğine sunduğun yarim duble yaralıyım sana... aşkın kanatlarında yırtılan gurbet kuşu akıl bitiminde sevda eken yer... delilenlere el değiştiren uç parmak sul/at.. péxaz çocukları sırtlayan can/hib şelale elmasında altında buz sarkıtları üstünde elmas tanecikleri... yunus tapancı |