DAĞLAR
Esin yükseklerden rüzgâr avaz, avaz,
Karlı dağların başına kaplamış ayaz, Başı dumanlı, etekleri olmuş bembeyaz,, yalnız başına dimdik duruyor dağlar. Başında sarmal olmuş büyümüş ağaçlar, Keklik, bülbül halini görüp figanlar ağlar, Yanlış kül olmuş görmemiş gafil insanlar, Aşılmaz yarların dümdüz olmuş dağlar.. Bir zamanlar kekik kokardı eteklerin, Çam meşe idi bağrında yetiştirdiklerin, Kimseden yardım almadan beslediklerin, Gördüm hepsi kaybolmuş yüce dağlar.. Mevsiminde giyersin yeşili ve de akları, Dinlenmek için bir nimetti yamaçları, Betonlar kaplamış bakınca her tarafları, Öz evladından hazinle ayırdılar dağlar.. Yeşilinle birlikte içinde kuşlar ve çiçekleri, Giymeden önce biçilmiş hazin ak kefeni, Yaratıklar terk eylemiş duy gerçekleri, kara günlerde yalnız kalmışsın dağlar.. Tutarsın ete eteklerinde beyaz karı, Baharda erir zerrelerle oluşur suları, Kimse silemez gözünden akan yaşları, Ağlasan sesin duyulmaz yüce dağlar… Yayalarında gelenler çadırlar kurardı, Sana gelenler temiz hava huzur arardı, Güzel kuş sesleri etrafa nameler salardı, Ruhsuz, anlayışsızlara kurban olsun dağlar Dil yoktur söylemezsin kâbusları yaşarsın, Bağrından esen yellerle selamları yollarsın, Başına yaz günün kış gelmiş ona yanarsın, Gidenler gelmiyor artık anla aşılmaz dağlar.. Senden bir karı var geçenler sana uğruyor, Ne kadar ahlar çeksen de duyanlar olmuyor, Gözler seni görmese her yerde yeşilini arıyor, Ormanların yok olsa da, yok edemezler dağlar |