HANİ DERLER YA
Hani derler ya
Fakirin yüzü gülmez diye Güler mi Çileli dir ömrü Yokluğu yaşamıştır Tatmıştır açlığı Üşümüştür sobasız odasında Düşler varlıklı olanları Akar gözünden yaşlar Kime sığınmalı Bakar mı devlet bunlara Sarar mı yaralarını Sorar mı aç mısın hasta mısın diye Uzanır mı bir yardım eli Oysa ne paralar toplanıyor Yurt dışına yardım için Hiç bakmıyorlar Bizimde insanımızın Yardıma muhtaç olduğunu Gören yok ki Kim görür fakiri Toplanan yardımlar Hepsi reklam Hepsi gösteriş Gerçek yardımlar nerde Bir elin verdiğini diğer eli görmeden Yapılandır yardım Komşusu açken Uyumaz gerçek Müslüman Nerde bunlar Nerde de Müslümanlar Camide namazdan sonra Toplanan paralar Ah dedim öyle çok ki Gizli garibanlar aç insanlar Öyle çok ki Ayşe Karan |
RABBİM BOŞA EMRETMEMİŞ :
Zekât sosyal dengeyi sağlar. Cenâb-ı Hak kulları yaratılış bakımından olduğu gibi yaşayış ve maişet bakımından da farklı seviyede yaratmıştır. Kimi zengin, kimi fakir, kimi orta halli. Âyet-i kerîmede: "Allah rızkı vermekte bâzınızı bâzınıza üstün kıldı" (en-Nahl, 71) buyurulmaktadır.Bütün insanların aynı seviyede gelir sâhibi olmaları imkânsızdır. Çünkü toplumda mes'uliyet ve enerji sarfı bakımından birbirinden çok farklı görevler vardır. Bu görevlerin ihmalinden doğacak zararlar, cem'iyeti felce uğratır. Bütün görevlerin ücreti aynı olsa, kimse ağır ve mes'uliyetli işe tâlib olmaz, hep hafifini tercih eder. Böylece ağır ve mes'uliyetli işler ihmale uğrayarak hayat nizamı bozulur. Demek ki gelir ve geçim bakımından insanların farklı olması büyük bir zarurettir. Ne var ki, bu farklılığın büyük bir uçurum meydana getirmemesi için, arada bir irtibat ve köprü lâzımdır. İşte o köprü de zekâttır.