BU ŞEHİR
Şehrin en karanlık,
En ıssız sokaklarından yazıyorum sana.! Boynu büküktür caddelerin, Sessizlik bir o kadar da yanlızlık hakimdir. Birtek onlar ortak olur derdime, kederime. Bazen yaslanırım soguk kaldırım taşlarına, Kimi zaman gözyaşı yagıyor bu kente, Kimi zaman ise tarifi imkansız acılar. Ama mutluluk hiç ugramıyor yar.! Kuytu caddeler, siyaha çalan duvarlar, Şahit oluyor dökülen gözyaşlarıma. Geçenlerde gidişini anlattım, Onlar agladı, ben kanadım, Gelecek mi dedim, Gelmez dediler, birkez daha acıdı canım, Kırıldı kolum, kanadım. Bugünlerde daha bir çaresizlige büründü sanki bu şehir, Kimbilir belki onlarında kalmadı mecali. Belki de tükendi zamanım, bunca nefes kafi. Buralar soguk, buralar ayaz, Her gece bir feryad, bir figan. Oysa ki sen içindeyken, daha bi güzeldi bu şehir. Ama artık yoksun.! Yok artık ellerin, Yok artık körolası gözlerin. Şimdi gitme sırası bende yar. Tükendim artık, dayanmak zor. Buruk acılar, dayanılmaz sancılar, Birde yitik umutlarımla veda ediyorum bu şehre. Birgün grurun biter, öfken diner, Yolun düşerde gelirsen eger, Bekleme bu kentten sevda kokusu. Kan kustu yokluguna bu sokaklar, Kin nefret dolu. Gidiyorum iki gözüm.! Artık unut sonu, sonsuzu. Hoşçakal yürek sızım, elveda bu şehir... DİCLE KOÇ |