Küçük fahişe
Topla saçlarını! Desem yabancı…
Görünümün bir acayip yabani, Gözlerin aklıma göz getiri ki… gözlerini müjdesine veririm Topla saçlarını güzel görünsün, heder etme Sana benzeyen anılarımı. saçların dağınık her an, Tam bir curcuna. Tebessümlerin yüzünde misafir gibi, ürkek, korkak… Sıkıştırıverirken çantana, kırmışsın kafasını şişenin, Dökülmüş bedenine üzüm yeşili, yapış yapış. Çatlatmışsın körpecik bedenini, görmüş-geçirmiş kadın edaları tıkıştırırken Dilinde “Hayyam’dan seçme dörtlükler” önünde üç bilinmeyenli koca bir denklem. Bu gün Yarın... hüsran. Kendine gel küçük, kendine gel. Yeni bir aşk taşıyacak takatı yok, bildiğim hiçbir şairin. Şu koca mezat alanında, Her birimiz bir ürün pazarlarız. Kimi gözünü, kimi göz yaşını, Kimi kahkahasını, kimi arkadaşını… Fahişe deriz sonra, burun kıvırıp, Sadece etini satan onurlu kadınlara. Fahişe bu hayat küçük yabancı, Fahişe bu hayat, yalancı. Topla saçlarını da bozma asabımı! Yoksa eşek sudan gelinceye kadar, Aşık olurum sana… Sana bir aşık olurum, Görürsün günü… |