Kendi Ütopyamızda Sakla Bizi
Dindir yağmurlarımızı.
Islak saçlarımı as güneşine. Kurula ruhumuzdaki hüzünleri. Serçeler rızklarını avucumuzdan beslensin. Islak güvercinler sana sığınsın. Keyiften şarkılar mırıldandığın, Bir iklim getir ömrüme. Kendi ütopyamızda sakla bizi. Artık hiç korkma, burada bulamazlar ikimizi. Karanlık bir labirentte yolunu kaybetmekse aşk; Güneş yardımcı olmalı, Yarıp geceyi geldiği yerden. Ondan daha iyi bilen var mıdır aydınlığı? Güneşi ağdır içimize, Yağmuru yağdır. İki adımda yüreğimin iklimindeyken, İki adımda yüreğimde mülteci olma. Korkmadan in derinlere. Zaten korkmadan inebilmeli insan, Bir başka insanın iklimine. Biliyorum rutubetli bir iklimin, Yüreği bulut tutan yanıydı benim sevdam. Zordu, nemliydi, haliyle ağırdı... Ne zaman hüzünlensem, Dolduğu yerden sızmaya hazırdı. Yinede gök gürültüsünden hiç korkmadım. Yağmur ardından çıkan güneşe vurgundum. Ve biliyordum bu dünyada fısıltıyla konuşuyordu, Yüreği güneş görmeyenler. Oysa senle ben yüreğimizi çarşaf gibi güneşe gereli çok olmuştu. Yağmura yakalanmıştık o ayrı. İnsanlarla aramızda ki gerçeklik, Keskin bir bıçakla ayrılıyordu. Şimdi insanlara gerçeği anlatmaya çalışmak, Ne gereksiz bir eylemdi değil mi? Şimdi görebildikleri kadar, Anlayabildikleri ile baş başa bırakmak gerekirdi insanları. Fısıltıyla konuşanların dünyasında, Biz çok sesli kalmıştık Ve çok güneşli... Sonrasında ütopyamıza günlerce yağmur yağdı Ve hiç dinmedi hüzün. Elleri kan revan bir ressamın, Resme olan aşkından elinde fırçasıyla ölmesi, Şaşırtmamalı seni. Çünkü aşkın her hali, yeniden vareder benliğimizi. Şimdi bölünmeliyiz; İkilere, üçlere, beşlere... Ben sana bölünmeliyim, sen bana bölünmelisin. Ancak o zaman geçmez mi yalnızlığımız? Bölündükçe çoğalmaz mı aşk? Keyiften şarkılar mırıldandığın, Bir iklim getir ömrüme. Kendi ütopyamızda sakla bizi. Artık hiç korkma, burada bulamazlar ikimizi. Çünkü aşkın her hali, yeniden vareder benliğimizi. Zühre Meryem Kaya 2012 --- ∞ --- |