YOKSULDUM
yoksuldum...
gelen vururdu,giden vururdu.. yoksulluğumun çaresizliğinde, doğduğum köyün başında büyük bir kaya vardı.... kır’ın ortasında ,yapayalnız.. hep yoksulluğumu anlatırdı bana aç gözlerle... bir çeşme vardı köyün içinde sessizce çağlar dururdu,gece gündüz demeden her gördüğümde yoksulluğumu anımsatırdı, intikam alırcasına... köylüler bana toksul derdi hep, gel yoksul,git yoksul... adımı bile unutturdular yoksul olarak tanıdım kendimi... yoksul olarak bilirdim hep... esince rüzgar.katardı önüne beni, kuru bir yaprak gibi, şu yoksulu az da ben üşüteyim der gibi... güneş doğar doğmaz yakar kavururdu beni, yoksuldumya.... bana takılan bu adı benimsemiştim,sevmiştim de... artık adımla da,varlığımla da yoksuldum, nereye kadar gidecekti bu nyoksulluk benimle.. orası karanlıktı bana,bir gün söylendim kendi kendime... sen yoksulsun yoksul... anladın mı yoksul... telli oğlu |