YÜREĞİM YETİM ANNE!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın KİMSELER GÖRMEDİ____GÖZLERİMİN
HER GECE YAĞMURA EŞLİK ETTİĞİNİ :((( koşarak geldim anne yine dizlerim kanıyor,acılar içinde kıvranıyorum bir derin sancı yüreğimde ellerimde boşluklar var anne yürüdüğüm yollarda tozum bile kalmadı anlamaz beni en sevdiğim yüreğim yetim ANNE bakışlarım donuyor,halimi sorma bana şimdi anlıyorum vurgunlar büyüdükçe koyuyor adama bir bavul dolusu geldim sana içinde eskimeyen acılarımla yüreğimi en dip köşeye sakladım yetimliğimi bilmesin senden başkası diye ANNE denizin mavisi eskimiyor seyretmekle umutların gölgesi neden hep siyah ANNE yaşamın kavgası böyle agır mı gelir hep sevene dönmez mi?gecenin karanlığı güneşli bir güne yetimliğimi neden hep yüzüme vuruyorlar ANNE uzandıkça maviye neden üşüyor yüreğim ANNE yoruldum yazdıklarımı okumaktan koştum her gülene dost diye hiç bıkmadan ayaklarımda tozu yılların neden hep aynı yerde kalıyor benim acılarım bir dert ki sana nasıl anlatayım yetim yüreğimi gelde avuçlarına bırakayım nice yangınları söndürdüm,ne de bir kor oldum yaktım anlayacagın,bu seferde firardayım gönlüme söz geçmez yetim yüreğim bir kendini affetmez bizde seven hani sevdiğini terketmezdi ANNE ? şimdi söyle? hangi aşk gerçek hangi sevda yalan ? her bildiğim değil mi ayaklarıma dolanan susma sende ANNE! yetim yüreğimi elinle ellere gönderme okşa bir kerecik yenidogan bebek misali başımı en çok sana ihtiyacım var kara gün çabuk geçer deme en çok bu günler de ağlıyor yetim yüreğim anneler bilir! buz dagı bile sevgiyle erir hadi uyan ANNE! bak ben geldim yine yetim yüreğimi aldım elime bir avuç gözyaşı ellerimde üşüyorum... çaresizim aç kapıyı ANNE! bu gece misafirim yine... ŞİİRLER GİDECEĞİ ADRESİ BİLİR! not:benim için çok degerli dizelerdi bu şiiri besteleyen(mehmet kardeşime kalbi teşekkürlerimle..) |
ve,kimseye diyemediğimiz herşeyi,onca yorgun kalplerine sığdıran annelerimiz var ya...işte bir anneye gidişin...anneye seslenişin...sığınışın..çaresizliğin dibe vurduğu an bu an mısralara öyle bir sarmalanmış ki...hani "sol yanım acıyor anne"diyen o kız vardı ya...işte o kızı gördüm avazlarınızın buram buram anne tüten mısralarında...acımasız hayat şartları mı desem...çok hızlı yaşantımızda,ruhlarımızın gerilerde kaldığından dolayı çektiğimiz acılardan mı desem...insanın mayasının bozulduğundandır bu feryatlarımız mı desem ki...ne desem ki...yaşama dair her yediğimiz tokat...ayak çeldirmece,yanılma,kahpelik,ihanetler,kimliksizlerin kuzu postuna bürünmüş görünüşlerine aldanışlarımızın darbeleri var ya...işte bunlardan sanırım annelerimize koşmalarımız...
"koşarak geldim anne yine
dizlerim kanıyor,acılar içinde
kıvranıyorum bir derin sancı yüreğimde
ellerimde boşluklar var anne
yürüdüğüm yollarda tozum bile kalmadı
anlamaz beni en sevdiğim
yüreğim yetim ANNE..."
koşarak gelmek...neden koşar insan...kimi makama...kimi paraya...kimi...şöhrete...kimi bir dilim ekmeğe...kimi...kimi...koşarak gelinen bir muhatap var...o Anne...neden koşarak gidilir ki anneye...çünkü,derdimizin merhemi,kanayan ve kan kaybeden yaralarımızın tedavisi ondadır her zaman...bir an önce deva bulmak için ruh acılarımıza,O'na koşarız değil mi...hem de,düşe kalka yürüdüğümüz,koştuğumuz yaşamın kanattığı dizlerimizle...ne kalır geriye bu yaşam savaşından ellerimizde..!boşluklar,yaralar ve fani dünyada kalacak değerler...Bir insanın sadece babası ölmesiyle yetim kalmaz...kimsesizlik,yapayalnızlık,terkedilmişlik,dayanma gücümüzün kalmaması ve aşk acıları,gidenler yetim bırakmaz mı insan yüreğini...anne dünyadan göçse öksüz kalırız ama,yüreğimizdir asıl yetim kalan...
bakışlarım donuyor,halimi sorma bana
şimdi anlıyorum
vurgunlar büyüdükçe
koyuyor adama
bir bavul dolusu geldim sana
içinde eskimeyen acılarımla
yüreğimi en dip köşeye sakladım
yetimliğimi bilmesin senden başkası diye ANNE
annem...annem...sana bavulumla...yüreğimle geldim kapına...içine de,hep taptaze kalıp da beni daima acıtan anılarımı ve yüreğimi koyarak geldim...senden başkası asla bilmesin yetimliğimi,acılarımı,kimsesiz kaldığımı ANNEM...başkası bilirse,sen gibi sarıp sarmalamaz sevgi ve şefkatiyle yetimliğimi...zalim insanoğlu,işine gelmediğinde,alır da yetimliĞİmi eline,zarıl zarıl kanatır,kanırta kanırta ANNEM...İşte bundandır yüreğimin bavuluyla sana gelişim ANNEM...
"denizin mavisi eskimiyor seyretmekle
umutların gölgesi neden hep siyah ANNE
yaşamın kavgası böyle agır mı gelir hep sevene
dönmez mi?gecenin karanlığı güneşli bir güne
yetimliğimi neden hep yüzüme vuruyorlar ANNE
uzandıkça maviye neden üşüyor yüreğim ANNE.."
ANNE,denizin mavisi,sevgisi,duruluğu,saflığı bakmakla eskimiyor ama,umutların gölgesi hep neden karanlık ANNE..!İçinde sadece sevgi olan o koskocaman yüreklere,yaşamın kalleşlikten,vefasızlığından,maddeciliğinden örülmüş kavgası ağır geliyor ANNE..oysaki,SEN bana,yaşam kavgasında,sevgiyi öğretmiştin,her türlü kahpeliğe vefasızlığa karşı...ben hala,senin helal sütünün ruhumdaki saf ve sevgi dolu güzelliğiyle çırpınıyorum,ellerin kavga,benim dayanışma,dediğim yerde...ben hep maviye,sevgiye uzanıyorum ANNE...bun an asla şüphen olmasın...sahi ANNE,neden ben sevgiye uzandıkça,üşüyorum,acı çekiyorum...
"yoruldum yazdıklarımı okumaktan
koştum her gülene dost diye hiç bıkmadan
ayaklarımda tozu yılların
neden hep aynı yerde kalıyor benim acılarım
bir dert ki sana nasıl anlatayım
yetim yüreğimi gelde avuçlarına bırakayım..."
ANNE,yetim yüreğimi,senin şefkatli ellerine bırakmaya ihtiyacım var...senin ellerinden gayrısı,acıtıyor benim yüreğimi...dost dost diye nicesine sarılsam da,benim sadık sığınağım senmişsin ANNE...yıllar var ki,hiç dinmedi acılarım...yıllar,yollar bana senin şefkatli yüreğine ulaşmama engel olamadı ki,bak gene sana geldim ve yetim yüreğimi,ellerine bırakıyorum...ah şairem ah,güzel insanlar,atlarına binip gittiler deseler de,her gülene koşmak ve sarılmak,bir asalet ve kimlik meselesidir...
"nice yangınları söndürdüm,ne de bir kor oldum yaktım
anlayacagın,bu seferde firardayım
gönlüme söz geçmez
yetim yüreğim bir kendini affetmez
bizde seven hani sevdiğini terketmezdi ANNE ?
şimdi
söyle?..."
firar ettim kendimden ANNE...söz geçmiyor artık şu yetim gönlüme...isyanlardayım...bizde seven terketmezdi hani...şairemiz,bizde derken,özü-sözü ve karakteri bozulmamış geçmişin insanlarını hatırlatıyor ki,çokça da haklıdır...terketmek,yoktu gönül lugatlarımızda...ihanet asla...neden terkediyor şimdi insanlar birbirlerini ANNE..?şairemiz,sosyal bir yaraya,çürümüşlüğe parmak basıyor...bireysel bir feryat değil bu...toplumsal çürümüşlüğe gidişimizin gerçeği...ve,ANNE elbetcevabı verecektir o asil özünden...asaletinden...ve diyecektir belki de -ey kızım...ey evladım...sen gene de insanlığını,sevgini kaybetme herşeye rağmen...
"hangi aşk gerçek hangi sevda yalan ?
her bildiğim değil mi ayaklarıma dolanan..."
Şöyle geçer bir vecizede durum..."sen pirincin içindeki siyah taşlardan korkma,beyaz taşlardan kork" hep hançerler,-Sende mi Brütüs, dediklerimizden gelir..!bilemez oldum ANNE,gerçek aşk ne...yalan sevda ne..! aşk ve sevda,anlamını yitirmiş,içi boşaltılmış birer laftan ibaret artık...sakız olmuş şimdilerde artık,herkesin dilinde,tensel zevklere verilen isim olarak aşk ve sevda...tam da,işte bu aşk,sevda insanı,düzgün dediğimizden gelir çelmeler,gitmeler,terketmeler ve vefasızlıklar...herşeyin çürüdüğü ve maddeleştiği günümüzde,aşk ve sevda da nasibini alınca,haliyle gerçek aşk,sevda nedir,gibi kaygılar kaçınılmaz oluyor...ya da bile bile ladesliyoruz birbirimizi kimbilir...aşk için yaratılmış tertemiz ruhlar müstesna...samanlıkta iğne aramak gibi bir durum,aşkı bulmak şimdilerde...
"susma sende ANNE!
yetim yüreğimi elinle ellere gönderme
okşa bir kerecik yenidogan bebek misali başımı
en çok sana ihtiyacım var
kara gün çabuk geçer deme
en çok bu günler de ağlıyor yetim yüreğim
anneler bilir!
buz dagı bile sevgiyle erir.."
O anneler değil mi bize sabrı öğreten...buzları çözen,taş kalpleri eriten sevgi olduğunu...sen yetim yüreğimi okşa da anne,beni ellerin sevgisiz yaban yüreklerine gönderme...sen okşamazsan yüreğimi,ben ellerin sevgiden yoksun gönüllerine gene düşerim...ANNE,susma ve kapından geri çevirme beni...her geldiğimde beni "sabır yavrum sabır"diye diye ellere gönderdin...artık tahammülüm yok ve senin şefkatli ellerine yüreğimi vermeye geldim ANNE...Ve,anne,berzah aleminde,cevap veremez...mısralardaki durum,"sol yanım acıyor"diyen evladın anne mezarının başındaki avazları gibi derin bir sığınışa sürüklüyor bizi...
hadi uyan ANNE!
"bak ben geldim yine
yetim yüreğimi aldım elime
bir avuç gözyaşı ellerimde
üşüyorum...
çaresizim
aç kapıyı ANNE!
bu gece misafirim yine..."
aç kapıyı ANNE...yanına gelmek,yanına uzanmak istiyorum...dünya acı ve kederlerinden sıyrılmış,asude bir mekandadır ANNE...çaresizliğin getirdiği yer mezar başıdır...mezardaki annedir...o anneler berzah aleminde de olsalar,gene de o halllerinde sığınağımız olmaktadır...canlılardan ümidini kesmiş...yaşamın olumsuzluklarında tiksinmiş...aşak,sevdaya aldanmış,hep terkedilmiş...elif gibi yapayalnız kalmış ruhların,canlıların son sığınağı kabir de de olsalar ANNELERDİR...MAALESEF Kİ,ANNE,HER NE KADAR MİSAFİRLİK DEDİĞİMİZ YANLARINA GELMİŞ OLSAK DA,ONLAR EBEDİ ALEMİN KAPISINDAN İÇERİ ADIMLARINI ATMIŞLAR VE ÇOK MUTLUDURLAR...kabirleri nur olsun...Rabbim taksiratlarını affetsin...
tebriklerim,çaresiz ve yaşama küskün ruhların acılarını dindirmek ve yüreklerinin feryatlarının muhatabı olacaklarını bildikleri son ve gerçek sığınak ANNE yüreğine seslenen bezgin ve acılı bir yüreği betimlemedeki ustalığınıza,duygularımıza tercüman olmanızdaki içten paylaşımınızadır....Yüreğimizdeki lavları harekete geçiren...kırık faylarımızın yer değiştirmesine sebep olan avazlarınızın güzelliğine ve sanimiyetinedir...saygılarımla...