Ben de hazin bir anısı olan bu şiirimi 1976 yılında yaşanmış bir olayın hikayesinden esinlenerek yazmıştım.. Arasıra eski defterlerimi karıştırırken içlerinden bazılarını gün ışığına çıkartıyorum. Bu şiir aynı zamanda ilk serbest denemelerimden.. Hece şairleri ne kadar zorlansalar da, serbest şiir de başarılı olamıyor galiba.. En azından ben öyle düşünüyorum ve ispatıda bu şiir.. Hecenin dar kalıpları, ayakları, uyakları ruhumu hapsetmiş bir kere, dışına çıkamıyorum. Yine de gösterilen ilgiden dolayı şiir dostlarına, şair dostlarıma çok teşekkür ediyorum.

Ne zaman seni hayal etsem;
Tembel sabahlarıyla,
Yorgun akşamlarıyla,
Yıkık, dökük kaldırımlarıyla,
Bir kent canlanır gözbebeklerimde.


Ne zaman seni hayal etsem;
Ateş iken buz, buz iken kor olurum,
Ardımda bir bataklık, önümde bir uçurum,
Düşündükçe kahrolurum,
Bir acı kıvranır iliklerimde.


Ne zaman seni hayal etsem;
Yeniden azar bu ihanet yarası,
Gözlerimde canlanır orası,
Anlatamam, malum sonrası,
Bir bıçak kanlanır ellerimde,
Ve bir kelepçe bileklerimde.


Ne zaman seni hayal etsem;
Dört duvarlar engel olur yâdına,
Günler azaldıkça yıllar ağırlaşır inadına,
Af edilmek mi, kaçmak mı desem adına?
Takılmış bir kuşun kanadına,
Sadece bir umut dolanır göklerimde!

23.05.1976 / Sinop

Mehmet YAŞ


TEŞEKKÜR: Arya Hürrem hanımefendi bu şiirime o sihirli sesinizle yine rüzgâr olup dalgalandırdınız. Bir şiir ne kadar güzel olursa olsun seslendirme olmayınca yarım kalıyor. Bu nazikâne katkılarınıza, ayırdığınız zaman ve emeğe içtenlikle teşekkür ediyor; Sizi, Sinop’tan saygı ve sevgiyle selamlıyorum.