nahal..
garip suyun imgesinde ah’ını yükledim
keykubat’a saklandın sonra bu varlar bu yoklar bu canlar bu cansızlar sana can katar çelişkiler nizamdır nesrinin güzeli hikmeti baldadır hayretlerinde harcın dolmuş düğünde gezinirsin de elimdeki kırıntıları görmezsin sayfalarda gezersin de samanlıkları unutursun sakat askerlerin ah’ı neydi? himmetinin sarrafı yüküm çok ağır vildanımı vicdanında buldum veresiye yoktur bizde kon yüreğimin karanlığına su da boğul şeytan’ınla nefsimin elleri gümbürtülerle haşlar karnımı urum şahittir buna ferasetin şekvadan yana olmasın simlerle yüklemişsin bulutları güneş açılmış bugün dün burhanlıydı her taraf dalda akan meyvelere tasmasız köpekler korkar oldu ellerimden düşman kesildi gözleri duvarlarda dejenere ılımlar dertlerde dermanlar beynimin google’sini ıska geçtim geçemedim zıtlıklarını en son beş yaşında korkmadan giderdim petrolün önüne şimdi zorla götürülüyorum topal köpekler iyileşti kediler topal kaldı. sükutum bitti konuşacağım artık üç muska yapılsa da aşk’a dokun gözyaşlarına boğul sonra gül koparma dikenlerini.. nahal: zıtlıkların bir silsile halinde olup KURAN ışığıyla teklenmesi.. yunus tapancı.. |