yeter ki..Yığınca ses vardı kapı eşiğinde irkildi.. omuzlarına yapışmıştı geçmişin izleri.. sonra göğüslerine ve kasıklarına ki derin bir iç çekti ve karıştı teninin tuzlu sularına karıştı birbirine geçmişin gölgeleri.. biz ki sevgili aşka doğru gidiyorduk anımsa.. bir göç bir taşınma heyecanı vardı bahardan yaza.. mola yerlerinde ilk sözü kimin alacağını bilmeden su-su-yorduk kana/kana demli çay tadında küs olduğumuzu düşünüyordu sessizliğimizde dem tutan herkes ki takvim yapraklarını yırtmayı bırakalı çok olmuştu lakin unuttuğumuz bir şeyler vardı yinede anımsamak isterken korktuğumuz sahi ilk hangimizdik? adımızı hatırlayan derin bir kuyuya usulca fısıldayan.. (. . .) bir bakış mesafesinde.. bir küs uzaklığındaydık.. sen gibiydim biraz. ben gibiydin.. kabuğunu soyduğum bir sessizliği, portakal tadında masanın üzerine bırakıp. bir sorudan çıkıp..bir cevabın derinliğine düşmüştük.. ıslaktık kabul etmelisin bunu.. ıslaklık lakin ıskalamıştık ki kanıksadığımız ve benimsediğim bütün yüzleri görmedik sayamadık bu yüzden.. ve işte bu yüzden bırakıp gidişlerimizde hatıralarımız gibi baktık sokaklara.. bir perde aralığı mesafeden.. işaret parmağımla gösterdiğim yere bak.. bak hadi lütfen/ bak burası seni yutkunduğum yer.. ne ümit burnu.. ne boğaz.. burası gırtlağım.. ve devamında köprücük kemiğim kırmak yada kalmak.. boğmak yada doğmak sana kalmış ki biz değerlerimizi ne içinde ne dışında aradık.. istemedik!! umarsız bir rüzgarın savurganlığında.. işte bu yüzden soğumasına izin verdin sıcak bardakların.. oysa odandaki camdan baktığında gördüğün/ hissettiğin/ yaşadığın/ yaşattığın ve tattığın bütün her şeylerin toplamıdır hayat ve sen ya içindesindir çizdiğin çemberinin yada dışında.. yüreğimizde izleri silinmiş kesikler oluşmaya başladığından beridir.. hiç bir savaş inandırıcı gelmiyordu artık ki biz “sığınağın” anlamını biliyorduk.. her savaşta birbirimizin sığınağına kaçarken anlamıştık bunu.. ışığı kapatmadan uyuyordum yokluğunda çok mu belli oluyordu sahi yokluğunun karanlığından korktuğum.. yokluğun acı.. yokluğun kalabalık.. yokluğun kavgalı.. ıslaktık..sahiden çokça ıslaktık.. ıslak ve sırılsıklam susmuştuk.. ilk ateşi sen yakmıştın sönmüş sigaramın son sözü ben söylemek istedim.. kapalı olduğunu düşündüğüm bütün ışıkları açıyorum şimdi tek tek ve şimdi.. hani şimdi.. olabilecek hiç bir şeyden korkmuyorum/korkmayacağım.. yeter ki.. (…) |