ANTALYA'DA VAKİTBak, yine sitemlerde bulunmuş bir şairim, Antalya’ya doyamadan yaşlanmışım diye. Akıp giden zamana, hayıflanmış şairim, Sızlanıp yanmış “vakit çok geç oldu!” niye? Yapma be şairim; sen cennet Antalya’dasın! Masal gibi falezlerden, koya bakmaktasın... Gün akşamüstüdür, ama en güzel çağdasın! “Vakit çok geç oldu” diye, yüreğin yanmasın! Gönlümde, buram buram özlemini yaşarım, Burnumda tüter Antalya’nın güzel kokusu! Orda olup da, mutlu olmayana şaşarım! Mutlu değilse, ölmüştür onun kalp dokusu. Antalya’mda aldığın her soluk değerlidir; Burada soluk alıyorsan, vakit geç olmaz! Burası deniz, kum, güneş ve tarih yeridir; Burası cennettir; cennette insan yaşlanmaz! Ufuklarda zaman durur; grup vakti batmadan! Elindeyken sev onu, yorulmadan, bıkmadan! Bu şehirde, ölümsüzdür, yaşadığın her an… Yaşa, “vakit çok geç oldu” diye ağlamadan! Baksana, seksenlik turist, kamera elinde Gördüğü ilk cenneti hayranlıkla çekiyor! Limon çiçeğinin kokusu, meltem yelinde… Süzülen pak dalgalar, Falezlerde sekiyor! Sen de, Üç Kapılardan sokul Kaleiçi’ne… Eskileri, ayan- beyan, yaşar göreceksin! Hıdırlık, Saat kulesi ve Kesik Minare… Buralarda hiçbir şey ölmezmiş, diyeceksin! Adalar plajından çıkıp, karşıya geçerken, Karaalioğlu Parkı’na bakmadan geçme! Bir yakadan bir yakaya, dolaşıp- göçerken, Tophaneye varmadan, keyif çayını içme! Kurulup sandalyeye, yudumlarken çayını, Serilsin önüne, Yat Limanı ve Akdeniz! Yaşarken, yılın dört mevsim- on iki ayını, Hayata dönsün, bitkin beden ve solgun beniz! Uyan hayalden, sersemleyip tersin dönmesin! Daha Kadın Yarına, Düdene gideceksin… Yivli minare’deki Selçuklu Türkü sensin! Kendine gel, nasıl “vakit çok geç oldu” dersin! Bak, Beydağlarının karı, kor lodosa karşı Dimdik duruyor, bağrında lodosu boğacak! Ne vakit çok geç oldu, ne kaybettik yarışı, Çiçek kokarak, yarın gün yeniden doğacak! Yükselim derki dosta: dün güzeldi bu şehir… Bugünde, yarında, hep güzel, güzel olacak! Antalya’m, gönle akan duygu dolu bir nehir… Burada gönül genç, vakit hep erken kalacak! .......................Mustafa YÜKSEL |
Hürmetlerimle.