İnsanoğlu ne zaman kendi gücüne taptı, Doğru yoldan çıkarak nefsini mâbut yaptı, Mal hırsıyla günaha kötülüklere saptı, Dünyanın şaftı kaydı, dengeleri bozuldu; Mağfiret gemisine binen canlar kurtuldu; Rabbim Nuh Tufanı’yla verdi yeni bir ayar, "Zâlimin zulmü varsa, Mazlumun Allah’ı var…" (*)
Ad kavmini bir düşün !.. Yemen’de yaşarlardı, Fakirleri hor görür, ezdikçe coşarlardı, Hud nebiye küfreder, harama koşarlardı; Gün çattı gökyüzüne azap bezi dokundu, İnananlar, Peygamber niyâzına tutundu; Kıvılcım yüklü bulut !..? Bakan kişi yanardı; Bir nükleer rüzgâr ki, değdiği yer donardı... Mezarları oldu da o görkemli binâlar, Zâlimin zulmü varsa Mazlumun Allah’ı var…
Ad kavminin ülkesi Semut’a miras kaldı, Zaman geçti onlar da zevke sâfaya daldı, Adalet rafa kalktı putperestlik ön aldı … Yıllarca hak yoluna çağırdı Salih Nebi; “Şu kayayı deve yap, görelim” dedi kimi !.. Sonra da o deveyi otlarken öldürdüler, Mucize de yetmedi tehdidi sürdürdüler; Umdukları cezayla dalga geçip gezdiler, Şirret davranışlarla Yalavaç’ı üzdüler; Elçi dört bin mümini o beldeden çıkardı, Geride bayram eden bet çehreler kızardı, Sonra güçlü bir sayha... Yer çöker, gök çatlar da, O gazap avazını kim duysa ödü patlar, Zâlimin zulmü varsa, Mazlumun Allah’ı var…
Nemrut ki putçuların en kibirli şâhıydı, Sümer soylularının yeryüzü ilâhıydı, Soluduğu her nefes yoksul halkın âhıydı; Urfa’ya odun yığıp kalesine yay gerdi, Aklınca İbrâhim’in Rabbine cay ederdi; Ağyarın infazına pabuç bırakmaz da yâr, Devasâ kor ateşi Cennet bahçesi yapar; O sersemin başını duvarlarda gezdirir, Beyni sancılandıkça tokmaklara ezdirir… Bu kıssadan ders alsın süper güç kodamanlar !.. Kibrin kafatasına cinler kına yakar da, Tiranın icabına bir sivrisinek bakar !..? Zâlimin zulmü varsa, Mazlumun Allah’ı var...
Lut’un kavmi derseniz, eşcinsel eğilimli, Sedom meşrep gereği "ben-merkez" yönelimli, Üstelik yol kesmekte oldukça eğitimli … Gazap uyarısına rağmen yüreklendiler, Misâfir melekleri Lut’tan dileklendiler ... Cebrail kanadıyla çarpıldılar bir anda, Geri sayım başladı o dönülmez zamanda; Böylesi sapkınlığı affetmez de Yaradan, Yer gök çılgına döner Nebi çıkar aradan; Alt üst olur kentleri semâdan taşlar yağar, Zâlimin zulmü varsa, Mazlumun Allah’ı var…
Hasetlik mikrop gibi sarınca benlikleri, Kardeşler bir kuyuya ittiler kutlu eri Kanlı gömlek kör etti atası Peygamberi ... Kurtaran vicdansız da köle diye satmıştı; Sâhibesi Züleyha zindanlara atmıştı … Çile dehlizlerinde gerçek kapıyı buldu, Sabrının sayesinde Hakk’ın elçisi oldu… Rabbim korur belâdan Yusuf özlü dostunu, Kurda kuşa yem etmez boynu bükük kulunu; Bir rüyâ yorumuyla Mısır’a Vezir yapar Zâlimin zulmü varsa Mazlumun Allah’ı var…
O’ndan yıllarca sonra taş yürekli Firavun, Önünü kesmek için kutlu çağrı yolunun, Kahin kışkırtmasıyla doğacak her çocuğun Katline ferman yazıp kalemini kırmıştı; İblis bunu duyunca dilini ısırmıştı… Oysa Nil’e emanet Peygamber soluğunun Şaşmaz kader rüzgârı, mekânına savruldu Ve Musa’nın âsası gururuna ket vurdu; Mısır’dan çıkmasına izin verdiği halkın Peşinden, ordusuyla soykırıma koşturdu; Böylesi tağutları elbetteki kan tutar, O âsanın yardığı bir Kızıl Deniz yutar, Zâlimin zulmü varsa, Mazlumun Allah’ı var…
On emir zor gelince Yahudi meşrebine Tevrat ayetlerini şişirip katladılar; Meryem oğlu İsa’nın azmederek katline, Bir casus ayarlayıp önüne atladılar, Rabbimin benzettiği baş çeken tuzakçıyı, O zannedip yerine çarmıha mıhladılar; Yaradan gökyüzüne kaldırdı elçisini, Ahir zaman sonuna gizledi Mesih’ini; Bu yüzden haçlı ruhu gül değdirse taş kanar, Eden bulur belayı Rab üçtür diyen yanar, Zâlimin zulmü varsa, Mazlumun Allah’ı var…
Şeytana sığındıkça uzun emel, ham hâyal, Gazabı mukaddesin o kahhar vasfı Celal, Mağfiret iklimine gizler nurundan Cemal … Onca azap, mucize nesillere az gelir, Yoldan çıkan her kişi nefsini tanrı bilir; Er-Rahman acıyarak insanın bu hâline, Son elçisini saldı bedevi çöllerine. O’ nu yok etmek için müşrikler çok uğraştı, Resûlullah yılmadı, sancak çekti savaştı. Zulüm payidar olmaz, vahyin çiçeği solmaz; Kur’an bizzat mucize, hak kelamdır bozulmaz. Bilge-can’ın sözüne özge canlar şaşar da, Muhammedî çağrıyla beşer kendini aşar; Rab katında din İslam, bilen başı dik yaşar, Kalbi ve beynindeki çağdaş putları kırar; Küffar hiçliğe mahkûm, Müminin Allah’ı var.
YUSUF BİLGE ______________________________________
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.