0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1143
Okunma
Pembe bir kapıdan
Giriyoruz;
İnsan güllerinin açtığı bahçeye.
Gönül bedeninde can
Buluyoruz;
Yüzümüzde pembe bir örtü,
Dudaklarımızda kan,
Doğuyoruz...
Mavi bir kapıdan geçiyoruz sonra
Yürüyoruz...
Yüzümüzdeki örtü de değişiyor;
Maviye dikili kalıyor
Gözlerimiz.
İçimizdeki hamı,eritmek için biz,
Gökyüzünden,kemal denizine
Damlıyoruz.
Sonra şeytan atına atlıyoruz;
Kemend atıyoruz gökyüzüne.
Yine kendi kendimizi ,onunla bağlıyoruz;
İçimizdeki ateşle
Şu yeryüzüne.
Söndürmek için ateşimizi,
Kaldırıp ,kıpkırmızı bir ateşe atıyoruz;
Tekrar, bedenimizi.
Yüzümüzün örtüsü ,sararıyor;
Ürperiyoruz o ateşte.
Kavrulmada bedenimiz,
İçin için...
Tenimizde bir acılık,
Yürüyoruz...
Gerçek güneşi arıyoruz
Isınmak için...
Yürüyoruz...
Yeşil bir bahçe çıkıyor önümüze;
Kapıyı göremiyoruz.
Musanın elini arıyoruz omuzumuzda;
Kapıyı buluyoruz.
Hz.Muhammede yakarıyoruz;
Ve tokmağı bulup,
Çeviriyoruz...
Örtüsü ,yeşermeden değişiyor yüzümüzün,
Yürüyoruz...
Bilmiyoruz...ne zaman gelip geçtik;
Bu bahçelerden...
Bin renkli çiçekler var etrafımızda;
Görüyoruz...
Erguvan bir yol üstündeyiz amma,
Durmuyoruz...
Yürüyoruz...
Koparmak istiyoruz,bu çiçeklerden;
Tutamıyoruz...
Herkes kendi çiçeğini arıyor;
Bulamıyor...
Rastgele koparıyoruz;
Ayaklarımız durmuyor
Yürüyoruz...
Erguvan yolda bitiyor, nihayet...
Ayaklarımız hala yürüyor;
Elimizde soluvermiş çiçekler,
Tepemizde erguvan bir güneşle,
Gülüyor,gülüyoruz...
Erişilmiyenin içinde,
Kendimize ulaşmak için;
Yürüyoruz...
Ne zaman gelip geçtik,bu kapılardan...
Nereye ulaşacağız?
Bilmiyoruz...
Kararıyor önümüz birdenbire;
Ne olduk...ne olacağız?
Önümüzü de görmüyoruz.
Ayaklarımız,durmuyor artık;
Yürüyor,yürüyoruz...
Simsiyah bir kapı açılıveriyor
Önümüzde.
Ayaklarımız çekiyor bizi içeri;
Vakit nöbetçi eri,
Atıyor dışarı bedeni.
Vücutta kaybolup,ruhta kavuşmak için mi
Neden bilmiyoruz?
Girip girip gözden kayboluyoruz...