Yaşarken ÖlmekDaha doğmadan umut, karanlığın kursağına düşüyor Kursak istiyor diye, gece yakalıyor, günah kavuruyordu. Tok tenin aç bedeni Sendelenip düşüyor zaafına Geçiyor ateşin safına Sonrası masumiyet tutuyor Sığınıyor tanrı affına. Tutuşuyor… Sonrası çözülüyor. Kanlı bıçaklıydı artık aklıyla yüreği Daha önce hiç sevilmemişti teni Ve bilmiyordu ten sevmeyi, Ve tenden geçip giden Sevgileri. Uykuyla göz, nefesle beden arasına Yüksek duvarlar örüyordu zaman. Keşfe hep geç kalıyor kendini Korkusu kirpik kavuşturuyor Bakmıyor bakamıyor geriye Ayaklarını unutuyor Gidemiyor ileriye Bahtsızlığı doğmuştu Kısmetinin şansızlığa sevdasından. İçindeki fezada Dünya içinde dünya dönüyor Toprağı mavi, göğü haki. Tatsız meyveler yiyor Dalsız ağaçlardan. Hiçlik doluyor ciğeri Yokluk soluyor. Sabaha kadar ruhunu bileyip Akşama kadar kendini mutsuzluğa doğruyordu. Aynadaki yüzüne Öfkeyle düşüyordu bakışları Gözleri yüzünü reddediyordu Sanki ruhların zamansız terk ettikleri Bedenlerin parçalarından birleşmişti bedeni Kendini tanımıyordu, tanıyamıyordu. Hayat; Kendini kendi içinde kaybedenlerin elini tutmuyordu. Ve artık içi kurumuş yüzü çatlamış toprak gibiydi yeşermiyordu. Teninden ten sızıyor alnından ter İki dudağın iç çektiği anda başladı Ve kavuştukları anda bitti Anlıktı. Aşkla aklandı. Sonrası ziyan bir sefere döndü Mecnunun düştüğü çöle düştü. Mecnunu pişiren çölde haşlandı Aşk artık kalbi saran bir dumandı. Bedeni ruhuna hasta yatağıydı artık… Ruh acıyla kıvranıyordu Yatağından kalkmak hastalıktan kurtulmak istiyordu Dişlerini dudağına geçirirken Sancıyan ruhuyla yüzünü buruşturdu Soluğu kesilmiş bir sesle birkaç kez “Tanrı aşkına. Tanrı aşkına” diyebildi. Ruhun bedenden ayrılmasını istedi. Birden irkildi! Acıyla kısılan gözleri şaşkınlıkla büyüdü Düşündü “Tanrı aşkına” demişti… Oysa o… Ne tanrıyı tanıyordu Nede aşkı bilirdi. Teninden tin sızıyor nabzından ter. Yalnızlık zehirli bir huzur sunuyor Dili karıncalanıyor, yüzü uyuşuyor Sabaha kadar doğup Akşama kadar ölüyordu. Ve sonra Toprak olamadan ufalanıyor Varlığını gömdüğü boşlukta. Bir insan yaşarken işte böyle ölüyordu. AsabiŞirin 21/11/2oo7 |
Mecnunun düştüğü çöle düştü.
Mecnunu pişiren çölde haşlandı
Aşk artık kalbi saran bir dumandı. KALEMİNİZ DAİM YÜREĞİNİZ HİÇ SUSMASIN