BAYKUŞLAR NE DİYOR...
İranlı Nuşirevan meşhur adaletiyle,
İlk yıllarında halkı,eziyordu ziyade, Zevk ile sefaya da, düşkündü bir o kadar, Bıkmıştı masum millet, ne yapsın buydu kader. Birgün geyik avına, çıktı maiyyetiyle, Var idiler yanında çok zeki veziride, Bir ara Nuşirevan, atından indi yere, Su başında çekildi,biraz istirahata. İki baykuş kondular, hemen yanı başına, Ötmeye başladılar,yanık yanık orada, Nuşirevan dilinden, anlasaydık ne olur, Kim bilir bunlar şimdi,neler neler konuşur. Vezir anda bulmuştu,şimdi tam da fırsatı, Sultanım dedi hemen ,anlıyorum kuşları, Baykuşlardan birisi,oğluna kız istiyor, Diğeri de bir şartla, veririm kızı diyor. Yalnız başlık olarak, versin bana harabe, Oğlan babası olur, al sana on virane, Sen delimisin kardeş,her yer yıkık harabe, Nuşirevan hükümdar, her yer zaten virane. Nuşirevan yaşasın, on harabe veririm, Yeterki sen kızı ver, ben alasını bulurum, İşte aralarında, hep konuşur baykuşlar, Sultanım gel gidelim,işler hep bizi bekler. Nuşirevan olmuştu,pek memnun vezirden, Avı bırakıp verdi,koyuldu işe birden, Halini ahvalini değiştirdiler tamamen, Adil hükümdar idi,henüz daha ölmeden. Kalmamıştı ülkede, tek yıkık bir harabe, Her yer oldu müreffeh,güzel mamur bir ülke, Tarihler yazdı onu,meşhur adaletiyle, Onun gibi çok adil,şimdi kalmadı kimse. 15.06.2011//KIRIKKALE HİDAYET DOĞAN |