Ey Anka !
Kaf Dağı’nda hangi burçta uçarsın?
Nerelerde gönül yurdun ey Ankā? Hep bir adım ötesine kaçarsın, Akıl-fikir için zordun ey Ankā! Bitmez yücelerin karı, boranı, Hâlden bilmeyene açma yaranı, G(k)ül ederler, aşka kanat vuranı, Bir mendil içinde kordun ey Ankā! Bir gece ansızın, kon hayalime, Ah etsen ne çare bakıp hâlime, Can kafeste tutsak, ten lime, lime.. Kul olduğun kadar hürdün ey Ankā! Bu menzilde mahşer yeri harmanlar, Hayret vadileri, dipsiz ummanlar, Ne yaman aldanmış, vardım sananlar, Peşim sıra «gel» diyordun ey Ankā! Dost bağına girdim solmaz çiçeği, Masal sandık hakikati, gerçeği, Bir söz m’ola, şol göklerin direği? «Hay» diyende dönüp durdun ey Ankā! Bu sevda çöllerde bahar Yavuz’a, Acınmaz mı, ağlanmaz mı O’nsuza,? Beni de al süzülürken sonsuza, Bir zümrüt yeşili nurdun ey Ankā!. Servet Yüksel |