Gelmedin, belki de gelmek istemedin!Günler bir bir göçüp gitti Kalbim sessizlik içinde sabırla yetindi, umutla bekledi Kanaat etmeyi şehretmek için gönül ehlinin vecdinde ki feyze müracaat etti Bir ömür dinledi, yad edip şükretti, hasretin bendinde kalan nefesini anbean tüketti Neydi bu hale düşüren saikler Sukut ettiren bedeller, firkatin halinde yaşatan bedbinlikler Hüzün zerk eden elemler, hicrana gark edip, hissiyatı sızlatan kederler Solmaya yüz tutmuş ümitler, nazar ederken çekindiren özlem ve dillenen sitemler Kim bilir nerdesin, üzensin Derd-i gamıma rucu etmeyen hedersin, nasıl bir vicdansın Kalbinden bu kadar uzak mısın, ruhuna ne bilmem ki kadar yakınsın Bir kelam etmekten sakınan mana mısın, edebin hangi halinde ki bir hazansın Artık pes ettim ve eridim Kalmayan hevesimle şimdi tarifsiz ve de takatsiz canım Gecenin hüznüyle bakan ahım, ferini erk eden nazarım, ne kadar perişanım Gönül ırmağım kurudu, umutlarım hazanlaştı, ruhum ki firkatinden uzaklaştı Nasıl yaşarsan yaşa, anma Halinde bir hüzün tufanı başlarsa, nafile yere yakınma Geriye kalan ne varsa yâd etmek için çırpınma, sadece halinde yaşa Çilenin ah u zarını anla ve harap olan bir kalbin çehresine bakıp ta çıldırma Aynalar ruhun aks edasıdır Saatlerce karşısında oyalanma, tenine vakit ayırma Cezp etmek için bir nefesi sakın niyetine alma, nefsini ezmeyi anla Nefesin müddetlidir dünyayı nihayetsiz sanma, hesabın hülasası var korkma Aşk; ruha erişen bir ilhamdır Nefsi halden uzak olan bir hicrandır ve de firkattir Ötenin sevdasıyla hemhal olmuş bir nazardır, rızay-ı bari için vardır Ne kadar hevesin varsa, esaretiyle yol alma, lahza seni sana bırakmayan fırsattır Mustafa CİLASUN |