Bir Roman’da İzler-21:Aynalarında
aynalarında
çoğalır yansıyanı gözden başladı usta acaba neden göz gibi var mı en güzel organımız nedeni yalın görüyorsun da ondan burunu nasıl kartal gagası gibi ağzından asıl yemek için yaratıp öpmeğe yarar onu da bilebilsek vay anasını şehirli dudağından aynaya bakıp resim yapmalı hemen düşün bir kere şair baba içinde keskin olsun çocuklar dedikçe şair baba yüzünüze gülerek hoş geldin baba dedi ibramın arkasından durdu öylece teskin kedi gibi bakıyor gözün gözden gelince tıpkı bu şekilde bir resim yapmak isterim ibram öylece durdu resim yaptırmam sana terim baştan aşağı boncuklanıp inerken küskünlüğünde inat kokusuna da buram diyemedi şairden aynadan hep bakarak karşına otursaydı çizer miydim resmimi ustasından gördüğü üflüğünde yemedi mermi mi kalem ucu noktası çizdiğinde birbirlerinden bakıp birkaç dakikasından benzetmişsin bravo tıpkısı nazım hikmet arkasından bakmadan gitti resim almağa tarih kitabından hoş ne güzel etmişsin -güzel sanatlar okudun mu sahiden -hiç okumadım -bu tarih kitabını -gerçek okudum -anladın mı – anladım -gökte bir bulut önünde koca kartal pencere önü kınalı bir karanfil dalınca gözde akan bir kan gibiydi karanfil adı dağa çıkardı onu baktı duvara baktı öyle ibrama kalın kitaplar önünde usta gördü dövdü tuşları öfkesinde sessizlik daktilo sessiz ibram dilini yutmuş yerinde midir babasına bakarmış sevgilisine anasına bakarmış gibi baktı da kucakladı “evladım” köylü bir çocuk her şeyden yoksun okumalıydı resimler çizmeliydi şair bir baba Köroğlu gibi hemi deli dolu hem hemi ustamdı benim -resim yapmayı kimden öğrendin ibram -senden öğrendim -benden mi öğrendin ha öğretmedim ki -benim resmi yaparken fırçayı yüze dikey yatay tutunca -üflük de nesi -hani bir üflemiştin -çıraklığı gel -ustam olsan olurum 191012denizligülcebahçe |