23
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
1806
Okunma
Gece karabasan gibi uzatırken ellerini
Yıldızsız karanlık gecelerde biçare yüreklere
Nefes kesilir soluksuz ve solgun gecelerde
Zebaniler kesmiş yolları geçit vermez gitmelere
Az da gitsen uzda gitsen kapanmış yollar ne çare
Genzi yakan deniz kokusu sararken havayı
Bir ben hasret birde deli gönül memleketine
Ölüm düşürecek belki de bir servi dibine
Yağmur düşerken gülün yaprağına
Zeytin kokmalı toprağımda biten çiçekler bile
Rüzgar getirmeli ve deniz kokusu sarmalı her yanımı
Güllerim açmalı göysümüzde yahut gül
Hayatı bırakırken ardından bakanlara
İnsan ölürken bile gülümsemeli
Belkide gidelen yer buradan daha iyi
Oltanın ucuna katıldı hayat çırpınmakta
Yaşlı balıkçının ellerinden kaçtı kaçacak
Belki son zamanları yalnız hayatının
Ondan titremekte lekeli elleri
Sandalın sotesine sakladığı ucuz şarabı
Tepesine dikerken şişeyi güneş alıyor gözlerini
Boş evde sadece bekleyen onun resmi
Belki tavana asılı terk ederken söyledikleri
Toprak mı deniz mi olmalı ebedi evi
Her zaman deniz kokar elleri ve bedeni
Ölüm denizde mi gelmeli yaşlı yüreğine
Bırakma zamanı geldi artık mavi derinliğe
Sandalında geride kalan tuttuğu balıkları
Misinası, oltası ve ucuz şarabı
Evinde ağlayan geçmişten kalan onun resmi
Belki giderken tavana asılı hıçkırıkları
Dönülmez Akşamın Ufkundayız şarkısı dönerken plakta
Sevdaları bırakıp gitme zamanı mı gelmedi
Alt kattaki karı koca yine kapıştı belli
Bilseler az sonra öleceğini yinede kavga ederlermiydi
Dışarıda insanlar dalmışlar bi aleme
Biraz sonra gideceğni bilseler başka bi aleme
Durup bir an bakarlarmı perdeleri çekili pencerene
İçleri acır mı, üzülürler mi bir garip öldü diye
Kimsesiz, garip bir yürek sustu diye
Dünyayı bıraktı daha sonra geleceklere
Plak bitti şarkıcı sustu
Dönülmez akşamın ufkunda vakit dolmuştu
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
18 10 2012
5.0
100% (20)