*ŞEYTAN YOLDAŞIN*Şiirin hikayesini görmek için tıklayın “Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur.”
(Buharî, Müslim) Borcun ödenmesi, yükten kurtulmak, düğümü çözmek gibi anlamları taşıyan helâl kelimesinden türetilmiş olan (istihlâl) helalleşme, insanın kul borcundan kurtulması yollarından biri olarak Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından tavsiye edilmiştir. Nitekim, bu konuda Rasûlullah (s.a.s) "Kimin uhdesinde (bir din) kardeşinin nefsine, yahud malına tecavüzden doğan bir hak bulunursa, dinar ve dirhem bulunmayan (kıyamet gün gelmez)den evvel bu gün dünyada mazlumdan o hakkı helâl etmesini istesin (yoksa) zâlimin salih ameli bulunursa o amelden zâlimin zulmü miktarınca alınır (da mazluma verilir). Helalleşmenin dünyada yapılmaması durumunda, âhirette gerçekleşeceğini de yine bir Buhârî rivâyetinden öğreniyoruz: "Kıyametle mü’minler Cehennem (üzerindeki sırattan) kurtulduktan sonra Cennet ile Cehennem arasındaki (ikinci bir) köprüde durdurulurlar. Burada, dünyada aralarında bulunan (ufak tefek) mezâlimden bir birlerinin hakkını vererek hesaplaşıp, pâklanarak arındıkları zaman bunların Cennete girmelerine izin verilir" (Tecrid-i Sarîh Tercümesi, VII, 353-354, 1085 nolu Hadis). Kıyamet gününde bütün haklar sahiplerine verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas alınacaktır" (Tirmizi, Sifatu’l Kıyâme, I) haberi de, kul hakkının ve dolayısıyla bundan kurtarıcı helalleşmenin önemini ortaya koyar. Helalleşme ihtiyacı içindeki kimseleri, Allah’ın Rasulü "müflis" olarak niteleyip, bunların durumunu şöylece anlatmıştır: "Benim ümmetimden müflis o kimsedir ki, kıyamet gününde namaz, oruç ve zekât ile gelir. Ama şuna sövmüş, buna iftira etmiş, onun malını yemiş, berikinin kanını akıtmış, ötekiyi dövmüştür de, sevabından bir kısmı şuna, bir kısmı buna verilir. Üzerindeki kul hakları ödenmeden önce hasanât-ı tükenirse, onların günahlarından alınıp, buna yüklenir ve sonra cehenneme atılır" (Buhari, Edeb, 102). Helalleşme, öteki dünyadaki iflâstan kurtulmak için, bu dünyada insanlardan haklarını helâl etmelerini dileme ve böylece borçtan kurtulma yoludur. İslâm dininde, insanın hayatı gibi, inancı, namusu, hürriyeti, malı, mülkü, şeref ve haysiyeti de muhafaza altındadır. Zira insanın dünya ve ahiretteki huzur ve saadeti bunlara bina edilmiştir. Kulun maddî yahut manevî hukukuna riayet etmemek, Allah katında büyük bir suçtur ve İlâhî affın dışında bırakılmıştır. Yani, bir kulun hukukunu çiğneyenleri ancak o kul affedebilir. Kul, hakkını almadıkça yahut hakkından vazgeçmedikçe Allah o suçu affetmemektedir. İslâm dininde herkes birbirinin hukukuna saygı göstermekle sorumludur. İnsan toplum hayatı süren bir mahluktur. Şu halde insanlar arasında sayılamayacak kadar içtimai münasebetler vardır. Bu münasebetlerin hak ve adalet üzerine kurulu olması gerekir. Aksi halde, kul hakkına tecavüz ve zulüm ortaya çıkar. Hz. Peygamber (s.a.s), başka bir hadisinde Allah’ın huzuruna kul hakkı ile gelen kimseyi müflis olarak tanımlayarak şöyle buyurur: "Müflis şu adama derler ki, dünyada yaptığı bütün ibadet ve taatın sevabı ile Kıyamet gününde Allah’ın huzuruna gelir. Bu adam dünyada birçok hayırlar. ibadetler yapmış olmakla birlikte başkalarına zulmetmiş, kimini dövmüş, kiminin gönlünü kırmış, şuna buna eliyle ve diliyle eziyet etmiş... İşte bu hak sahiplerinin hepsi o adamın çevresine toplanacaklar, haklarını isteyecekler: "Bana dünyada iken şöyle yaptı, hakkımı al ya Rab!" diye davacı olacaklar. Allah bunun hayır ve iyiliklerinden hasıl olan sevapları bunlara taksim edecek, fakat borcu yine kapanmayacak. Nihayet onların günahlarını bunun üzerine yükleyecek, Cehennem’e gönderecek. İşte asıl müflis böyle bir adamdır "(Müslim, Birr, 60; Tirmizi, Kıyame, 2).
Bir can yoldaşıydı haktan dileğim
Sen çıktın karşıma nerden bileyim Sandımki can parçam sandım gereğim Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın Melekten sanmıştım senin soyunu Bilemedim dönek çirkef huyunu Heder ettin ar’ı namus suyunu Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın Dışından çok farklı başkaymış özün Gerçekten ırakta riyaymış sözün Astarın kaybolmuş kızarmaz yüzün Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın Zehire benzemiş çiçekte balın Beyazın kapkara renk vermez alın Benden ırak durda sevinip salın Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın Heleki tez günde öğrendim aydım Bütün hataların bir çoktu saydım Adam demiştim ya fikrimden caydım Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın Kemliğini gördüm teke tek yazdım. Bir mezar gerekti elimle kazdım. Bitirdim ben seni üstünü çizdim. Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın Merhamet bulunmaz özün kararmış İçin karasından yüzün kararmış Doğruyu bilmeyen sözün kararmış Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın Mümin eşgalinde ne gezer kafir Yüzünü görenler sanırlar safir Doğruluktan yana kalmışsın fakir Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın Sanma hak veririm sana dünyada Bütün ahûzarım arşı alâ da Cehennem hakkındır öbür dünyada Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın Nazarımda geçmez değersiz pulsun Mevlamın katında nursuz bir kulsun Benden ırak ol dert yakının olsun Gavur haldaşınmış şeytan yoldaşın 18/09/2007 20.51 ASLINDA TARİFİ ÇOK AMA EN UYGUNU BU BENCE ..İNSANA İFTİRA EDEN HAK HUKUK BİLMEYEN HALÂ DA YAZIP ÇİZEN OKUDUĞUNUZ DA AMAN YARRABBİM NE MUHTEREM BİR ZAT İLAH SANKİ HAŞA GÖKTEN İNMİŞ BİR MELEK (ŞEYTAN DA MELEK )DENİLECEK CİNSTEN AMA YAZDIKLARINA KENDİ İNANIYORMU ACABA ?..HA İNANIYORSA O ZAMAN TÜMDEN ŞÜPHEYE DÜŞECEĞİM ZİRA BU KADAR MÜSLÜMAN ,,DİLİNDEN ALLAH(c.c) KİTAP DÜŞMEYEN BİR ADAM NASIL OLURDA KUL HAKKINI BİLMEZ ..KUL HAKKI NEDİR HİKAYE KISMINA YAZIYORUM ...ONDAKİ HAKLARIM NE Mİ OLACAK TABİKİ HELAL ETMİYORUM DEFALARCA BU KONUDA UYARDIM AMA HAK HUKUK BİLMEYEN BİR İNSANA ANLATAMADIM HALÂ ÇALA KALEM YAZIP ÇİZİYOR KINIYORUM .. KALEMMİM SUSARMI O YAZDIKÇA ELBETTE SUSMAYACAK..DÜZELİRMİ ASLAAAA BU YAŞA KADAR SÖZDE İLMİ YALAMIŞ YUTMUŞ BİR ADAM..KUL HAKKINI BİLMEZ SAÇMA SAPAN EL GÖRDÜLÜK AMANDA NE MUHTEREM BİR ZAT DESİNLER DİYE İNANMADIĞI ŞEYLERİ YAZAN BİRİ DÜZELMEZ ELBET ..MİLYON KERE HAVALE ETTİĞİM YERE YÜCE ADALETE HAVALE EDİYORUM ...MEVLAM KERİM RAHİMDİR HAKLI HAKSIZ BİR O BİLİYOR ... |