AlacakaranlıkUzaklarda bir kuş öttü Günlerden salıydı Havada keskin bir anoson kokusu Öylesi saf ve çocuksu Solgun benizli yüzünde Bir yığın hayal asılıydı Kadınlar kendini doğurur anne Yüreğinde kaç mum söndü? Kalk gidelim başka zamanlara Pastel renkli bir gökyüzü Fukara yıldızlarımız olsun Titrek sesli şimşekler çaktığında Birde ışıklar yandığında Başlasın gerçek hayat Notre dame’ın kamburunu seyredelim Şaşıralım Mata Hari’ye Tavşan yılına geri dönelim Boşanıp tekrar evlenelim anne Minnoşum de yine sen bana Yakut kırmızısı safranı havanda dövelim İpekyolunda tüccar olalım birara Kehribar koksun senin eteklerin Arpacı kumrusu gibi düşünmeyelim anne Delirmesin ruhumuza serili kilim Yanlış anlama anne Zannettiğin gibi değil Eli elime değmedi gurbetin Şakaklarından düştüğüm şafak vakitlerini Birde Kalbimin çık çık bitmeyen merdivenlerini Ben senden öğrendim Alacakaranlıktan üç atlı çıkageldi anne Hadi toparlan kalk gidelim..... |