CANIM İSTANBUL
Lalelerin, sümbüllerin, güllerin
Eteğinde çalar rüzgar zillerin Nevizadeden nihavent taksimi Kumkapıda gönül alır seherin Alevlenirken semanın perdesi Başlar Beyoğlu’nun gündüz neşesi Kız kulesi, Üsküdar’ı kucaklar Galata’ dan Hezarfen’in gölgesi Sarayların, yalıların, surların Haşmetini selamlar vapurların Çamlıca tepesine kaş, göz eder Paha biçilemez, ahu nurların Adalar, şen hanenin dört güzeli Kınalı, Burgaz, Büyük, Heybeli Ah! Mehtapları öpünce geceyi Kovarlar gamı, sunarlar neşeyi Eminönü’ n çarşı vakti pür telaş Acıkana balık ekmek ucuz aş Yeni cami’nin oyunbaz kuşları Beklerler hayırlı elden darı aş Piyer Loti’ n Haliç’in has bahçesi Altın boynuzun tarassut kulesi Sabah keyfin Emirgan’da demli çay Eyüp sultan’ da ikindi kahvesi Ulu kubbende yanınca kandiller Sultanahmet’ de meşk eder bülbüller Ezanlar yedi tepeden seslenir Süleymaniye’ de coşar müminler Gönüllere aşk nakşeden zarif yar Her inanç evinde özgür, bahtiyar Dalmışım maziye seni anarken Hiç fark etmeden olmuşum ihtiyar Ömrü tükettiğim şehr-i İstanbul Zerreni yazdım, istersen mana bul Sevdan ile dolaştım, çok yoruldum Aç koynunu, ört üstümü İstanbul. T.L. |
Yapmayın be şairim, böyledir sevdası işte onun.
Ada' mın sahilinden uğurlandığımda çocuktum daha.
Tüm sevdiklerimi aldı bağrına, gurbet ellerde koydu acımla.
Göz kırpıp gülerken işveyle karşımda, bekliyor bir boy mesafesi toprak selvi altında.
Selam olsun benden de sayenizde ona, selâm kaysı tadında...
Sevgi yüklü saygılarımla.