Bir Roman’da İzler-3: Görüş Günü
köy
gece içinde karanlığın içinden evler şafak aydınlığı bacalar uzuyorken kıpırdadı dünyaya pencerede yıldız kıpırtılardan perdelere ötünce horoz çil yine sessizliğine tanla arınılan köyde ortasından kapılar usulca açılınca bir beygirin başında ışıklanırken sine saçılınca oğlanı kızı anasınla bir beygirin yükü ağır yorgan döşeği torba oğlanı semerinden kızı arkaya bindi çorba sarımsağınla köy içine tüterken beygirin yedeğinde kime söyler yalanı pıtırdayan sesleri köy dışına taşıdı şafağın değdi yere gün çalığı yere dek taşlı yola gülüşen çalısı çıtırdayan yedek umuda sığar yolu yılan ölüsü karakol penceresi güneşi yansıtıyor durdular karşısına yolcularınla beygir ısıtıyor güneşle sıkıntı bir olunca altı göz bakar şimdi bakışmaya vurdular * beygir burun çalınca kuyruğunda gün düştü güneş süngüden çıktı bulutlara geçiyor umarsızlığı sorma bahtsızları seçiyor mavi yeşil vızıldar sineklerde gelişti kimdi benim oğlumu benden koparıp alan kimse yok sesi de yok ince serviye benzer ana yükünü sardı öfkesinde mi gezer er anlamıştı söyler ötekindedir kalan ana ali derdinde kocası da nerede gözlerine yaş akar yolu geçene bakar tepede yoksa sakar demirtaş’ına yakar son yolunda buldular karakolun derede hasan çavuşum kocam ali oğlum merkezde senin de pıtır ismel yanıyor korlu gözde * bir beygir bir köpek üç eşekle dört kadın ekle altı çocuk daha on beş yürek otuz göz durdular karakola a dediler boşa mı dediler altı kadın durdu kapı önü önüne dam dokuz çocuğa soru çıplak ayaklarından sabır çekerek kocaman ellerinden kederin demetinden çık çocukluğundan kıpırtılar unutulmuş mu * ne ağlayan ne gülen cin gibi yol dökülen büker beygir boynunu ter tırnaktan sökülen ağlayacak ağladı ciğerinden dağladı köpek boşuna havlar yollarında bağladı ağzını bıçak açmaz gözüne sinek kaçmaz saat dokuza gelir görüşen gülüp saçmaz soru sorgu teslim et biter mi teslimiyet tıktılar görücüyü boğazındadır niyet ozan efem acıdır ekmek ihtiyacıdır damın dişi içinde gelenler aracıdır 290912denizlisöğütgülcebahçe |