çekyatedebiyatı-153
Efendim,
Sebebi hikmeti pek bilinmemekle beraber, Herkes bir takım tutar! Ben tutmuyorum diyen, Yalan söyler, Mutlaka tutmuştur, Bir takımı da Kendisinin hala haberi yoktur! Çok nadir de Olsa, Arada takım değiştirmeler olur, Ve Arkadaşlar, Samimi bir şekilde, Takılır, birbirlerine; Senin takım iyi, Benim takım iyi! Sanayide ise Ustalar, Takımları yerine, Ustalıkları ile övünürler... Ama an gelir, Herkes, Milli Takım’ı tutar, Ve destekler, Kalbi, Ay-yıldızlı forma için atar! Bir de Aynı şehrin takımları arasında, Derbi maçları vardır ki; Maçtan önce, Herkes formasını giyer, Eline bayrağını alır, Bağıra-çağıra stada gider, Bu işleri hiç sevmeyenlere göre ise ’Çile bülbülüm çile’ işleridir, Bunlar! Taraftarlar, Çok medeni oldukları çin, Yan yana oturmaz, Karşı tribünden, Güzelce, Birbirlerinin, Hal ve hatırını sorar, Hakemlere; Gözüne lens, Antrenöre; Taktik, Yönetime; İstifa diye Muhtemelen Bakırköy’den kaçmış, Amigolar, Ve Kendini hala Ramazan günlerinde zanneden, Davul-zurnacılar eşliğinde, Şenola düğün şenola diye halay çeker, Bir güzel, Stres atarlar... Stadı, Son derece hijyen, Ve de Mis gibi kokan, Kokoreç, Köfte, Sucuk kokuları çevrelerken, Turşucuları da Unutmamak lazım! Maç bitince, Kardeşçe, Ve sosyete gibi Seviyeli bir şekilde, Kimsenin ağzı burnu kanamadan, Kavgalar yapılır, Biraz da Kılıç-kalkan ekibine olan özlem olsa gerek, Satırlar çekilir, Alllah Allah nidaları eşliğinde, Şangır-şungur sesleri, Sizi bir an için, Ta Şangay’a kadar alır-götürür... Maçtan hemen önce giyilen, Formalar, Bir dahaki, Vukuatsız maça kadar, Yavaş yavaş çıkarılır, Bayrak ve flamalar zula edilir... Yani herşeye rağmen, Taraftar, Yirmidört saat, Forması ile dolaşmaz, Forma ile yatıp, Forma ile kalkmaz, Yeri ve zamanı gelince, Giyer, Yeri ve zamanı gelince, Çıkarır, Ellerini-kollarını, Sallaya sallaya, Halka karışır... Şöyle bakınca, Kim Fenerli, Kim Cimbom, Ya da Karakartallı, Bilemezsiniz! |