İstanbul
Hayat cılız bir bakır,zaman âsi eğesi
İnadına dik durmuş, Fatih’in hediyesi Haliç altın’dan eşin, istesende boşanmaz Yaşadım sanılır da, ama sensiz yaşanmaz Davut Paşa kıdemli karışır herşeyine Martı ile haber gider,sakin Beylerbeyi’ne Kasımpaşa delidir, konuşursa pusturur Fatih’ten ezan sesi,kargaşayı susturur Sen gelmessin kimseye,sana doğru gidilir Asya gelir karşına, bir banktan seyredilir Asya’dan Avrupa’yı,görmek istersen eğer Üsküdar’da hesap et İstanbul neye değer Deli eder insanı,o alımlı Salacak Sanırsın Topkapı’ya aklın konup kalacak Meçhul Kız Kulesi’nden cama çıkar bakarsın Hayali suya dalar Boğaz’dan sen akarsın Çengelköy’e takılmam bilerek mi kazamı Kadıköy yargılasın, Moda versin cezamı Bostancı’da lehime şahitlik edecekse Haydar Paşa’m geçirsin trenle gidecekse İğne atsan hafta sonu, düşmez olur Taksim’e Bunaltmaz insan seli, keyif verir aksine Güneş yorgun düşerken günün son haddesinde Renkli bir cümbüş başlar İstiklal Caddesi’nde Saygıda kusur etmez yine bıçkın Galata Eğilir fesi düşer, uğurlanırken Balata Sana aşktır pusulam gösteriyor her yönü Çiğ balıksa Kumkapı,acilse Eminönü Tophane gece sakin, Dolmabahçe durağan Sahil boyu uzanmış, Beşiktaş’a Çırağan Ortaköy İskelesi çiftlerin uğrak yeri Manzara alır gider gözlerin gelmez geri Bir mehter sesi gelir şanlı Divan yolundan Sultanahmet kaldırır Beyazıt’ı kolundan Ayasofya kapısını, açar Kızılelma’ya Osman Busra’dan gelir birkaç saat kalmaya Anamdan ayrılalı sen oldun bana bakan Ey caddesi lale, sokağı tarih kokan Ilık nefesten başka nesi var garip kulun Canım zaten ALLAH’ımın ömrümse İSTANBUL’un.. Siir: Abdullah AYDIN (Kirmizi Beyaz) [email protected] |