ÇOCUKLAR KADAR MUTLU
Düşlerimizin renklerini
ay ışığı düşmüş sedirlerde söyleşirdik. hangi zamanların yolculuğunda yürüdük sonsuzluğa saatlerce yorulmadan onurlu olmak ve çalışmaktı bildiğimiz tek yol karlı günlerin beyaz renklerinde çocuklar gibi coşkulu ve temiz yağmurlu günlerin ıslak yorgunluğundan sevinçler taşıdık şemsiye altlarına. mutluluğumuzu yarınlar uğruna inançlarımızı Buğday taneleri diye serptik Korkusuzca usanmadan buzdan donmuş yüzlere kazandırdığımız tebessümler hangi araçların yolculuğunda kayıp gitti. birlikte sevip, aşklarımızı birlikte paylaştığımız dostluklar hangi servetlerin ve sayılmaz liraların içinde eriyip yok oldular. hangi nedenler, tanınmamak uğruna sevgiyi yok saydı selamlaşmalar korkuları getirdi: ne zaman? bütün bu olanlar nasılda hızla değişti elimizin altından kayıp gittiğine şaşarak İşte bu yüzden bir başımayım. dostluk diye savurdukları içi boş sözcükler sığındıkları teknoloji kümeslerine sıkışmış dünya nimetleriyle büyüdüğünü sananlara küskünlüğüm bundan artık dallarından dökülen meyveler eskisi gibi tat vermiyor yaşamak o kadar zor ! insanlık söyleşmek bir bardak su ten kokusu kalem kağıt ve düşten başka…… |