//....DİLİM...//Âh, hunin ciğerim pare pare, gam-ı dil. Bir değil, bin sükun gerek lakin bu dil. Elif’tim dal oldum, lal olup be’ye varam. İlim meclisinde iki büklüm arif olam. Dalam ilim denizine, malum ola bütün felekler. İrade-i küll’den irade-i cüz’e akseden hikmetler. Ediverir diyar-ı gamı bostan-ı cinan ki gül var Dermeğe bu gül için binlerce dil-i suzan var. Seyr-i süluktan geçip fenafillah makamına varan, Bedeni içtimaiyede olup her daim O’nu anan, Bilir Eyüp olmayı, Halil olmayı, mahbub olmayı. Diyerek ya Hak umar Hakk’ın rızasını kazanmayı. Elif, dal, be omuz omuzadır sanki bir kelime Artık ya hak söz vardır ya da sükun dilime. Zulldür bana bir an bile nahak konuşmak . Hak sözle muradım oldur ki Hakk’a ulaşmak. (Dil Ah dilim dilim Nedir senden çektiğim benim Bu kadar bükülmezdi belim Eğer yola getirseydi seni ilim. Ah ilim ilim Ben seni iyi bilirim Her şey güllük gülistan olurdu eminim. Eğer güçlü iradem olsaydı benim. Ah irade irade Senin aslın nerede? Bu kadar şımarmazdı dilimde, Eğer sen olsaydın benim benliğimde.) Not: Madem mananın letafeti lafza göre değerlendiriliyor. Madem lafız mananın yüceliğine uygun olması gerekiyor. Öyleyse, muhataba karşı biz susup şiir konuştuğu için, şiire kişilik kazandırmak, onu muhataba karşı küçük düşürmemek için, söylenmek istenen şeyin/şeylerin daha ciddiye alınması için, "Dil" başlıklı karalamamı şiire dönüştürmeye çalıştım. Olduğu kadarıyla. Olması gerektiği kadarıyla olsaydı ne güzel olurdu! Onu da biraz daha susup kendimizi geliştirdiğimiz takdirde ifade edebileceğimi düşünüyorum. Bu vesileyle uzun bir aradan sonra tekrar " hoş geldim." Şaka şaka. Öncelikle, "Merhaba". Umarım hoş karşılarsınız. |