4
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1214
Okunma

bir eylül sabahı...
Güneş kuşandı gitti pelerinini
Yazın pılı pırtı ne yerde kaldı ne de gökte
Şimşekler, gök gürültüleri gri bulutların mahallesinde kiracı
İp misali dağıtıyorlar hüzünlerimin dikim evinden damlaları
Yüzüyor içinde deniz kabuklarında zaman gemilerim
Mevsim dolabından eski bir elbisenin yeni versiyonunu dikiyor doğa
Deniz kabukları düğmeler misali her iki tarafında
Yağmurdan dokunmuş sepyalaşacak bir elbise yollarda
Zaman sahnesinde sonbahar yaprak dökümü şarkılarda
Duraksız bir hüzün yankılar senfoni yaşam nakaratlarına
Bugün iki yüz elli ikinci günün notasını asıyorum ruhuma
Yüreğimde kolilerce özlem birikti
Odam taştı taşacak
Nerede kaldı bu kargo
Yine kaza geçirip servise mi girdi
gelse de hepsini yüklesem
Ruhumun yolundan viyadüklere
Sevgisellikten şiirsel İstanbul’a
Yeşilimsilerimin içinde Marmara akar
Bakışlarımdan yaş misali bir vapur kaçar
Üstünde hüzün satar martılar
Gözlerimle dağıtsam yükümü
Koli koli açsam renksiz geçen günleri
Dağıtsam dağıtabildiğim kadar
Bulutlar ev değiştirmede
İçinde ipek böcekleri dolanmakta
Dökülüyor pencerelerden ipekler
Yeryüzü allı pullu kuşanmış
Dolu sim misali saçlarında
Bedeninde bembeyaz bir gelinlik
Zaman sahnesinde yeryüzü tango edalarında kardan adamlarla
Duraksız bir hüzün yankılar senfoni yaşam nakaratlarına
O gün bilmem kaçıncı notasını asacağım ruhuma...
5.0
100% (4)