Al kalemi eline
Al kalemini eline
Başla şiirinin dizelerine Söz olsun harmanlansın Her dizede can bulsun Tüm alem-i anlat Almışsan kalemini eline Dalgit şiirin hecelerine En az yedi En fazla olsun ondört hece Olsun bir " hece" şiir Susmuş kalemlere inat Bir şiirde sen patlat Köşesine çekilmiş duyguları Anlatki su serpte söndür yürekleri Bir nebze olsun sen rahatlat Bazen gülersin Bazende ağlarsın Bazende mutlu olursun Neşeni kederini anlat Olsun "lirik" bir şiir Unutma dizelerde imgeyle balagat Düşün bir kere gezdiğin yerleri Dağları yaylaları tepeleri Getir bizlere serinlikleri Olsun işte "pasparol" şiir Anlat kahramanlıkları Anlat yüğitlikleri Vatanımın mehmetçiklerini Anlatki çoştukça çoşalım olsun işte bir "epik" bir şiir Her gün devran değişiyor Herkez ayrı telden çalışyor Kimi haklı kimide haksız Kimide at koşturur dizginsiz Anlat açıkları olsun bir "satrik "şiir Dünya kadar ahiretide unutma Şiirinde yalan yanlış katma Anlat din-i mübini Anlat ihlası hakkı hakikatı İşte olsun bir "tasavvuf "bir şir Her türlü bilgi lazımdır Aklı eren beşer insana Güne yeni gündemle başlanır Taze bilgilerden herkez hoşlanır Anlat şiirinde bilgiyi olsun "didarik" şiir Bazen anlat sevdiğin bir kadını İşte artık tamam oldu buldun şiirlerin tadınıını Yazdın yukardan aşagıya Her harfiyle isimlerin her harfini Anlat dizelerinde olsun "akrostiş" bir şiir Mehmet Ali’m sözü fazla uzatma Sürt-ü lisan eyleme Aman sakın yalan söyleme Biraz hayâle dal ama Soyut şiirleride unutma Mehmet Ali Ünsal.. 24*07*2012 Saat:04*54 Açıklama :. serbest özellikte yazılabilen sanatlı sözlerdir. Şiir Türleri ve Şiir’in Gelişim Tarihçesi Şiirin ortaya çıkışı insanın sesini, iletişim kurmak amacıyla kullanması ile başladığı, genel kabul gören bir varsayımdır. İnsanoğlu, günlük konuşma dilinin yanı sıra, düşüncelerini ve duygularını yansıtabileceği bir anlatıma ihtiyaç duymuştur. Yazının giderek geliştirilmesi ile doğru orantılı olarak, şiir de gelişmiştir. Ancak şiir, çağlar boyunca türkülerle, şarkılarla da ifade edilmiştir. Her kültürün günlük dil kadar sık kullandığı türkülerin sosyolojik boyutu yazınsal boyutundan daha önde görülmüştür. İşlerini yaparken şarkı söyleyen insanlar bireysel ya da grupsal gereksinimlerinden dolayı farklı türlerde şiirler geliştirmişlerdir. Bu gereksinim sonucu ortaya çıkan ilk türler Yunan kültürü etkisi altında gelişmiştir. Yunan mitolojosine bağlı olarak ilk gelişen türler lirik, epik ve dramatik şiir türleridir. Bu türlerin dışında pastoral, didaktik ve satirik diye adlandırılan türler de şiirde iç farklılaşmanın diğer örnekleridir. Şiirin, toplumda ortak bir duyarlılık ve vicdan oluşturmak, insan-doğa ilişkisini düzene koymak, sıradan insanın gözlemleyebildiği halde ifade edemediği olayları ve olguları güzel ve farklı bir dil kullanarak gündeme getirmek ve böylece toplumun sözü olmak gibi işlevleri vardır. Şiirin işlevleri, yazıldığı ya da söylendiği döneme bağlı olarak farklılık göstermiştir. Toplumu uyarmayı hedefleyen düşüncelerinsözcülüğünü yapmış, yenilikleri tanıtmaya çalışmış, demokrasi ve özgürlük kavramlarını geliştirmekte önemli pay sahibi olmuştur şiir. Şiir Türleri Lirik Şiir: Toplumun hemen her kesimini ilgilendiren sevinç veya acı gibi ortak duyguların veya aşk, ayrılık, özlem gibi bireysel duyguların coşkulu bir tarzda işlendiği şiirlere lirik şiir denir. Eski Yunan edebiyatında bu tarz şiirler lir denen bir sazla söylendiği için böyle adlandırılmıştır. Bizim edebiyatımızda halk âşıklarının (veya halk şairlerinin) söylediği şiirlerin çoğu liriktir. Epik Şiir: Bir toplumun hayatında önemli izler bırakan (büyük göçler, savaşlar, doğal afetler vb. gibi) olaylarla, yiğitlik, kahramanlık, mertlik, yurt sevgisi gibi konuların destan havası içinde işlendiği şiirlere, epik şiir (kahramanlık şiirleri) denir. Epik şiirler "Doğal Epik" ve "Yapay Epik" olarak ikiye ayrılır. Doğal Epik: Bir halkın hayatını etkileyip, derin izler bırakan tarihi olayları, kahramanlık yönü ile işleyen hikayelerdir. Yunanlılar’ın İlyada Destanı , Finler’in Kalevala Destanı , Hinduların Mahabharata Destanı doğal epiğe birer örnektir. Yapay Epik: Yakın çağdaki milletlere ait tarihsel ya da toplumsal olayları anlatan şiirlerdir. İtalyan Tasso’nun Kurtarılmış Kudüs’ü , Firdevsi’nin Şehnamesi , John Milton’un Kayıp Cennet’i yapay epiğe birer örnektir.[/list] Dramatik Şiir: Heyecan veya üzüntü veren konuların tiyatrosal (dram, trajedi, komedi) tarzda işlendiği şiirlere dramatik şiir denir. Batı edebiyatında Corneille, Racine, Shakespeare; Türk edebiyatında Namık Kemal, Faruk Nafiz Çamlıbel dramatik şiir türünde eserler yazan şairlerdendir. Pastoral Şiir: Doğa güzelliklerini, manzaraları, çobanlık ve kır hayatını işleyen şiirlere pastoral şiir denir. Eğer şair, doğa karşısındaki duygularını doğrudan tasvir ederek anlatıyorsa “idil”, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatırsa “eglog” adını alır. (Eglog tarzı, türk edebiyatında hemen hemen hiç kullanılmamıştır.) Didaktik Şiir: Bilim, sanat, felsefe, din, ahlâk gibi alanların kurallarını, temel ilkelerini öğretmek ve öğüt vermek amacıyla yazılan şiirlere didaktik şiir (öğretici şiir) denir. Aisopos’un hayvan öyküleri (fabl), Mevlana’nın yapıtları, Ahmet Fakih’in Çarhnâme’si , Aşık Paşa’nın Garipnâme’si, Yunus Emre’nin kimi şiirleri, Gülsehrî’nin Mantıku’t-Tayr’ı didaktik yapıtlara örnek olarak gösterilebilir. Satirik Şiir: Toplum hayatında aksayan olay ve olguların, düzensizliklerin ve öne çıkan kişiliklerin zayıflıklarının ince bir alay tarzı ile eleştirildiği şiirlerdir. Bu şiirlerde öğretici özelliklerde görüldüğünden, didaktik şiir türünde de değerlendirilebilirler. Ancak açık bir eleştiri olduğundan, ayrı bir tür olarak ele alınması daha doğrudur. Bu tür şiirlere, Divan edebiyatında ’hiciv’, Halk edebiyatında ’taşlama’, yeni Türk edebiyatında ’yergi’ denir. Lirik şiir.... Aşk, ayrılık, hasret, özlem konularını işleyen duygusal şiirlerdir. Okurun duygularına, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlılarda “lir” denen sazlarla söylendiğinden bu adı almıştır. Tanzimat döneminde de bir saz adı olan “rebab” dan dolayı bu tür şiirlere rebabi denmiştir. Divan edebiyatında gazel, şarkı; Halk edebiyatında güzelleme türündeki koşma, semai lirik şiire girer. Epik şiir.... Destansı özellikler gösteren şiirlerdir. Kahramanlık, savaş, yiğitlik konuları işlenir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır. Daha çok, uzun olarak söylenir. Divan edebiyatında kasideler, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri de epik özellik gösterir. Tarihimizde birçok şanlı zaferler yaşadığımızdan, epik şiir yönüyle bir hayli zengin bir edebiyatımız vardır Didaktik şiir..... Aşk, ayrılık, hasret, özlem konularını işleyen duygusal şiirlerdir. Okurun duygularına, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlılarda “lir” denen sazlarla söylendiğinden bu adı almıştır. Tanzimat döneminde de bir saz adı olan “rebab” dan dolayı bu tür şiirlere rebabi denmiştir. Divan edebiyatında gazel, şarkı; Halk edebiyatında güzelleme türündeki koşma, semai lirik şiire girer. Pastoral şiir... Doğa şiirlerini, çobanların doğadaki yaşayışlarını anlatan şiirlerdir. Doğaya karşı bir sevgi, bir imrenme söz konusudur bunlarda. Eğer şair doğa karşısındaki duygulanmasını anlatıyorsa “idil”, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatırsa “eglog” adını alır. Satirik şiir.... Eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir. Bir kişi, olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir. Bunlarda didaktik özellikler de görüldüğünden, didaktik şiir içinde de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğru olur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi verilir. Dramatik şiir... Tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum dram tiyatro türünün ( 19. yy. ) çıkışına kadar sürer. Bundan sonra tiyatro metinleri düz yazıyla yazılmaya başlanır. Dramatik şiir harekete çevrilebilen şiir türüdür. Başlangıçta trajedi ve kommedi olmak üzere iki tür olan bu şiir türü dramın eklenmesiyle üç kere çıkmıştır. Bizde dramatik şiir türüne örnek verilmemiştir. Çünkü bizim Batı’ya açıldığımız dönemde ( Tanzimat ) Batı’da da bu tür şiirler yazılmıyordu; nesir kullanılıyordu tiyatroda. Bizim tiyatrocularımız da tiyatro eserlerini bundan dolayı nesirle yazmışlardır. Ancak nadirde olsa nazımla tiyatro yazan da olmuştur. Abdülhak Hamit Tarhan gibi... |
Beğendim.
...................................... Saygı ve Selamlar...