TATLI SÖZ-GÖZ
Kalın perdeler çekilmiş pencerelere,
lambalar loş,sobalar boş, buz gibi yüreklerini yakıp, umutla ısınıyorlar... evler derme çatma, birisi kayıkçı Enver’in... tencere kaynıyor, pişen ne, haberi yok kimsenin. vicdan takma kirpiklerini takmış, kötülükler en güzel elbiselerini giymiş, Okşanmamış başlarda,şevkatsiz gözler... sarhoş sevgilerle büyümüş ayık bebekler.... leğenlerle günahlarını sokağa döken saygın zenginler, düşünme özürlü fakirler... ellerimiz soğuk,titrek, hayatı acı tadan.. uzak gezegenlerde başka yaşamlar da varmış onların sevgileri sarhoş bile değil, sevginin se’sinin bilinmediği ... bakışlar tuzla buz olmuş, sırçaları ona buna batmış... sevgi bir mektup,yerlerde; okunmadan atılmış, ayıp, belki günah diye... başka bir gezegende yaralı bereli,eksik hayatlar... kırık testiden içilen su , kof elmayı yiyen çocuk gibi.. köpüklü,bulanık nehirde ölü balıklar zehri akıtansa temiz, hoş kokulu adamlar elleri kanlı,elleri söğuk,elleri hain... hayata bakıyorum yüksek bir pencereden ne göreceğimi bilerek... mavi deniz değil,ya da beyaz bulutlar.. birbirine girmiş sisli renkler birbirinin aynı insanlar... çatılar kırık dökük, kalemsiz çocuklar babam gibi, iki çift güzel sözü esirgeyen insanlar, doğurup hayatın dikenli tellerine asan analar.. kimse ilgilenmiyor sen kimsin? Nereden gelip nereye gidersin? kimse bakmıyor,kimse görmüyor. bir telaş bir telaş... Yüzler soğuk, sevimsiz,renksiz kravatlar renkli,hatta civcivli kendi renksizliklerini örtercesine.... Dünyanın gökkuşağını çalıp rezil hayatın üstüne seriyoruz.... gözyaşlarına bakmadan Dağları yırtıyoruz acımadan. durmak yok, siyah beyaz yapmadan.... milyonlarca birleşmeyen el, sevgiyle bakmayan duyarsız göz... Denesek yeterdi belki herşeye iki-üç çift tatlı söz.... CANAN İŞDAŞ |