SENİ BENİM KADAR SEVENLER, SANA BENİM KADAR HASRET KALSINSenin şehrin, Ellerin istilasına uğradı. Nedenini sorma? İstanbul benim için seninle vardı. Bağı bozuk bir dağın Esintisine yaslanırım. Nerden geldiğini bilmediğim kırgın, İkindiler gelir aklıma. Mehtabın gölgesi düşer, yaralanırım… Kapalı kapılar Ardına saklanırım. Düşün olabilmek ümidiyle, Adınla başlayan bir hikayenin vatanına, Rüya da olsa uzanırım. Sen çıkarsın karşıma bu şehrin, En ıssız sokaklarından. Viran olmuş bu şehir de bile, En güzel tebessümlerin altından sen. Nehrin denize döküldüğü yerden sen. Limansız en derin okyanuslardan, Enkazlardan, Rüyam’sın kovsam ayrılmazsın kapımdan. Sana varmanın umuduyla, Ayrılık fotoğraflarına Nam salmış bu adam Ateşle fırtınaya… Bekleyipte gelmeyenim… Elbet sorarlar bana Nasıl bilirdin diye? sözüm sana. İndiğin hiçbir şehirde, Mutluluktan iz bırakma. Kimse böylesine bir sevdayı, Ardına takıp, Dünyanın sancısını sarıp sarmalamadı. Ayak izlerimin öksüz düştüğü hiç bir şehir, Ruhumu özgür bırakmadı. Her şey yakışıyor şimdi bu şehre. Ayın doğmadığı karanlık gece. Soğuk güneş. Rüzgar… Etrafı sis kaplı tepe. Toz… toprak… Kara gözlerin bana daha da siyah. Anlatamadığımsın bende. Leylam ol kalanayım dağ gibi külfetine. Susturamam … Irak olma yokluğunun adını koyamamam. Neden gitme diyeceğimi anlatamam… VEDAT BAŞSÖZ |