İki ihtiyar kedi, saçaklar arasında sıkışan serce
İki ihtiyar kedi, saçaklar arasında sıkışan serce
Günü devam ettirme savaşında Tel direklerinde, baykuş gözleri Ses yok ki; karda ayak izi olsun. Havlayan… Düşleri bitirmiş, dişleri dökük köpek Ulu orta geziyor özgür kurt Melemiyor artık; koyunla, kuzu. Yalnızlığa hicran kurmuş pusu . Çarmıhı, çekirge kurdu tarlalarda Gelen vurdu, giden vurdu Aldılar gittiler saclarını rüzgârla Kâküller kınalanmadan.. Yok artık ellerinde çiçekleri gülen kız İçine küf düştü otlu peynirin, Birazda cız Köylü saflıkları kaldı köy meydanında Dürüstlükleri kaldı, hatıralarda Mezar taşları Osmanlıca yazıyordu Başına bağlanan çaputlar... Rüzgâra sırtını döndü, Gittiler sessizcene... Muhtarın aylığı kaldı Sefinaz’a Aylıkla gitti nikâhsız kocaya Köy konağının başköşesinde Zübeyde hanımın bakışları Kala kaldı kurşun yaralı levha Sorma bizim oraları… Sorma. Köy kuruldu kurulalı, görmedi böyle hüzün… görmedi içi boş tabutları. |
Dürüstlükleri kaldı, hatıralarda
Daha neleri yitireceğiz bakalım bu gidişle...