YOLU GURBET
YOLU GURBET
Ömrüm yollarda geçti, Yüreğim hep geride,karlı dağların ardında kaldı, Otobüs koltuğunda ruhu firar etmiş bir beden vardı. Aklım da, yüreğim de oradaydı,yardaydı, .........bıraktığım yerdeydi. Kurumayan gözyaşımla hüznüm hiç terk etmedi beni, Hep yanımdaydılar ruh ikizlerim gibi, Her zaman bir eksiktim ya da bir fazla, Hep ayrılıktı kapımı çalan gün ortasında. Hiçbir şey bir arada olmadı, Biri varsa diğeri yoktu, Bense hep yollardaydım,yollarsa hiç bitmiyordu.. Sonunu bilmediğim yollar bana uçsuz bucaksız geliyordu, Ne gecem vardı,ne de gündüzüm, Yapraklarını koparıp günleri saydığım takvimler de yoktu. Taşlı topraklı yollarda gidiyordum,gidiyordum. Ne zaman dönecektim geriye ? Ne zaman özlemle sarılacaktım ? İçimde sakladığım sevgiliye. O gözlere bir daha bakabilecek miydim ? Ya dönüşü olmazsa bu gidişin ? Yürek yaralarımı bir daha göremeyecek, .............sevemeyecek miydim ? Yaz sıcağı gibi bir sevgiyi içime doya doya .............çekemeyecek miydim ? İlk göz ağrım o sokakta,ahşap evin o küçücük odasında, Yudum yudum nefes alamayacak mıydım ? Bitmek bilmeyen yolların sonu hep gurbet değil miydi ? O eğri büğrü yollar uzaklara götürmüyor muydu herkesi ? Benim gözümde yollar hep ayrılık,hep hasret demekti, Kalbime saplanmış binlerce kör bıçak demekti. Hayata acemi,avurtları çökmüş,cılız bir çocuk olsam da; Güçlü umutlarım,yarınlardan beklentilerim vardı. Kendime,genetik kodlarımı bilmesem de,inanıyordum, Geçen günler kadar gelecek günler de acaba acımasız mıydı ? ... ..bilemiyordum. Günler hiç geçmek bilmiyordu zaten, .......nedenini anlayamıyordum, Aylar ,yıllar çok uzaklardaydı. Yıldızların ardındaki karanlığa saklanmış gibiydi. Sanki bir ben vardım tek başıma,şu ıssız dünyada, Alnıma büyük harflerle yazılmıştı yalnızlık, Gözlerimin önünde uçuşuyordu resimler, Hepsi siyah-beyazdı,yırtılmıştı,silinmişti. Bana göre bunun adı ayrılıktı,hasretti, Aklım başımdan gitmişti,duygularım ayaklanmıştı, Küçük yüreğim korkudan, ........yelkovanın sesinden daha da beter atıyordu, Geride kalmıştı çinko çatılı evlerden ibaret şehir, Bacası dumanlı,ahşaptan,taştan evler, Karanlığa bürünmüş köyler sanki arkamdan ağlıyordu. İsyan etmişti bedenim bir kere,alıp başını gitmişti, Artık dönme dolap gibi dönen aklıma,söz geçiremiyordum. Sanki yüreğimde gök gürlüyor,bedenim için için sızlıyordu, Gözlerimden oluk oluk dereler boşalıyordu, Her damlasında yüreğimdeki sevda büyüyor,çoğalıyor, ...........çoğalıyordu. Elimde tahta bavulum, Tenha sokaklarda tedirgin adımlarla yürüyordum, Kuru ayazlar esiyordu pervasızca başımın üstünde, ............beni üşütüyordu. İçimden bir şarkı tutturuyordum, ’Bu da gelir,bu da geçer ağlama’ diyordum. Saçlarımdan düşen damlalara ıslıklarımla eşlik ediyordum, ........ağlıyordum,ağlıyordum, Benim alın yazım gurbetti, Yazgımda gurbet yazıyordu,adım gurbetti. Yolun ıssızlığında kaybolup gidiyordum, ........gidiyordum,gidiyordum Issız yollar da ağlıyordu benimle,ben de ağlıyordum, ........ağlıyordum... 2010..OSMAN ÖZTÜRK EKSİK SAYFA ŞİİR KİTABINDAN |