İmkânsız...
Öyle derin yerden vururki sevdan
Kırk yerden kırığım uçmam imkânsız. Başını kumlara gömmüş bu hevda’n Terkedip gidemem kaçmam imkânsız. Dağları düz eder yola dökerim Dünyayı omuzlar kökten sökerim Ben sevda önünde böyle çökerim Farazi vaatler saçmam imkânsız. Varlığın garibe servet olurken Sensiz her hevesim öksüz kalırken Çekerim içime seni solurken Kadehler aşk dolsa içmem imkânsız. Bundan sonra gülmez küstürdüğün yüz Geçmişi silemem arınmadan öz Elim kolum bağlı davranamam tez Seni bir kalemde geçmem imkânsız. Adının tekrarı yazarken çile Bülbülün imzası mihirmiş güle Eyvallah edemem ecele bile Bu sevda yurdundan göçmem imkânsız. Ölüme mâl oluş sarfettiğin söz Hançerden betermiş yaralayan göz Sönmeyi unutmuş alevlenen köz Başka bir sevdayı seçmem imkânsız. Kurşundan afilli döktürdüğün yaş Bassamda bağrıma sen yerine taş Ok olup hedefe nişan alsan boş Veda kaftanını biçmem imkânsız. Değmesin isterse elin elime Dolayıp kolunu sarma belime Duymak istediğim tek bir kelime Vurduğun kilidi açmam imkânsız. Yasemen Akyürek 11 Temmuz Ankara |