AŞK İLE KAL
AŞK İLE KAL
Yüreğimde azalmıştı alev alev yangınlar, Közlerim bile sönmüştü. Sevgiye hasret akşamların soğuğundan, Sanki, çöl sıcağı yerini kuru ayazlara bırakmıştı yaz ortasında, Üşümüştü yüreğim alazlı bir sevdanın yokluğundan, Titriyordum yalnız akşamların karanlığa karışmış ıssızlığından. Ve sen doğdun sana hasret geceme, Yıldızlar misali uzaklardan göz kırparak. Ve sen benim sabahım oldun, Tan kızıllığına bürünmüş güneşin, Kızıldan sarıya çalan ışıklarına saklanarak. Ve sen girdin penceremin pervazından sessizce, Süzüldün yüreğimin sevdaya hasret perdesinden, Tül tül, ışık ışık odama. Düş müydü gözlerimin önünden? Hayal meyal geçip giden çehren, Yoksa dere gibi dupduru bakışların, Ay ışığı gibi gecemi aydınlatan ışıltılı yüzün, Ve kahve kokulu gözlerinle sen gerçek miydin? Öylesine apansız çaldın ki; Gönül dağımın karla kaplı kapısını, Buz tutan prangalarımı çözmeye gücüm yetmedi, Lâkin öylesine yaralı, öylesine sıcaktı ki gülümsemelerin, Yüreğimin prangalarını yakıp yıkıp geçtin. Hayat çok kısa bir serüven, Göz açıp kapayıncaya kadar geçer zaman, Yanamazsın külünde sönmüş sevdaların ey sevgili! Zaten çıkan ilk fırtınada savrulup gider küllerin, Tutamazsın seven yüreğinle bile. Körüklemeli yüreği, Kor kor ateşler tutuşturmalı bedenini, Yürek yanmalı alevlerde Sususluktan kıvranmalı yağmur mevsiminde, Yaz sıcağında serinletmeli varlığı sevgilinin. Son baharı bahara, kışı yaza çevirmeli, Bir gülümseyişi sevdalının. Olursan sen benim yârim, Olursan sen benim biricik sevdalım, İnan! Yer gök sevinçten inler, Cennet olur bize şu yalan dünya, Mesafeler kısalır, sıra sıra dağlar önümüzde eğilir. Bakışlarına yazarım mavi mavi adımı, Gözlerime kazırım deli gözlerini, Yüreğini alırım senden, büyütürüm Sevdanın eli değmemiş tünellerinde seni. Gel be! Yârim hadi gel artık uzatma zamanı Senin için büyüttüğüm mor menekşeler, Sardunyalar, kırmızı güller solup kurumadan gel. Sen sensiz gecemin sabaha öldüğü bu saatte yüreğime düştün. Desen desen çizdim yüzümü yüzüne. Gözlerime ilmek ilmek ördüm ılık bakışlarını Üşümesin diye. Unuturum diye gözlerinin rengini nakşettim, Köpük köpük dalgalarla deniz gözlerime. Neredesin ey sevgili? Niçin uzak diyarlarda kaldın? Çok ihtiyacım var demiştin güzel bir söze, Bir yürek okşayışına, Seher yeli gibi seni saran bir dokunuşa, Yalnızdın sevgilim sen, yalnızdı duyguların, Tek başına kalmışlığınla baş edemezdin, edemeyecektin, Sensizlik de, yalnızlık da ikimiz için ıssızlık değil midir sevgilim? Yaşanacak çok şey var, Çok şey var görülecek, sevilecek, anlatılacak… Çok saatler, mevsimler var. Kopacaksa kopsun fırtına, yağacaksa yağsın yağmurlar, Yıldırımlara da aldırmaz yüreğim, Gel yârim! Elinde beyaz kadehin, kızıla çalan sarı saçların, Elâ gözlerinin derinliği ile gel! İçeceksek yudum yudum içelim aşkımızı, Bir kadehin içinde saklayalım sevdamızı, İçimizde sevdaya hasret kalan kırmızı gülleri sulayalım, Sevgimizin çokluğuyla büyütelim mor menekşeleri. Sen çıkıp gel artık! Sevdan ile dalgalanan okyanusuma nehir gibi ak artık, Bir kayık, bir kürek, bir de sevdan olsun yanında. Issız sahilimde, seni bekleyeceğim, Her gün doğumundan, her gün batımına, Gözlerim ufukta, yüreğim sende olacak, Bedenim tek başına sensizlikle boğuşacak, savaşacak. Masmavi yakamozlara soracağım seni, Ay ışığından taçlar öreceğim kızıldan sarıya çalan saçlarına, İstiridyenin kalbinden inciler dizeceğim buğday karası gerdanına. Seher karanlığından güneşin çekip gidişine kadar, Savurup atacağım hasretini, Yolunu gözleyeceğim gökyüzünden çığlık çığlığa. Kanat çırpan martılardan seni sorarak. Ey sevgili! Seni sevebilirim, seni senden fazla sahiplenebilirim, Seni yalnızlığın cehenneminden, aşk cennetime çekip alabilirim, Yürek dolusu hayallerle kurduğum gönül sarayımda, Başköşeyi sana verebilirim sevgilim. Yeter ki sen, aşka yelken aç gönül teknemde, Ve aşk ile kal hep orada sevdiğim… Osman Öztürk..Ekim.2011. Eksik Sayfa Şiir Kitabımdan. |