Yıllar önce Yıllar sonrayayla göğünün şimşir tarağı çiseli doruk dalları kavuştuk zifin gülleri duduyalar doldu ciğerimize alaz’a çöken baş ağrısı kara duman hoş bulduk Sol yanın göçtü göresten ey gidi balahor köprüsü yıkılıp gitme ne olur yerim gözünün yağını Veysel’siz kaldın maloba’m göz yaşların kurudumu oda nın metruk çeşmesi hangi nasipsiz kırdı çanağını kuş uçar kervan geçmez kekik dağı kıranoba yaylası ortası çimen bağlamış yayla yolunda tekerlek izinden yürüdük yan yana yüreğimizden havalanan kınalı keklikler n’olur geri dönün aramıza kalın bir bulut koymayacağım alıp ta istama mezeresinden ah şu benim söz dinletemediğim kudümsüz gönlüm çiğnenmiş bir çam sakızı misali pabuıcumun altına çıkarıp ataydım seni keza albenisi yoktu yayla evinin kalındı duvarları, puştluk geçirmez otobüs yapıp bindiğimiz balya sandıklarında gurbete taşıdık gençliğimizi Şimdi ikimizde uzak denizlerin alargasında demirledik İpi yetmez derin sularına çapamızın |