YALNIZLIĞIMLA TANIŞMA
Tanısaydım ilk yalnız kalışımda, yalnızlığımı
Yaşamayacaktım bunca acıyı, hayal kırıklığını, Öylesine kendi çokluğuma odaklanmışım ki, kimsesizliğime tezat, Pervanelerin merkezindeki beni, es geçmişim heyhat. Çırılçıplak kalana kadar ruhum, fark etmemişim hiç, Tanışmak kendi yalnızlığınla, berbat bir duyguymuş berbat. Henüz olgunlaşmamış güz meyvesi gibi buruk, ekşi, karışık bir tat. Birazcık narenciye tadında sanki egzotik, ekşimtırak. Yazın hararetli, kavruk yangınına, Karpuz, şeftali aroması gibi ilaç, biçare ruhuma ilaç. Kiraz, çilek, galiba biraz da kivi tadı aldım yalnızlığımdan, hınzırca heyecanımdan. Yükseklerden düşmenin, gizemli korkusu, Çaresizliğin tam ortasında hissettiğin panikle özdeş, Adrenalinin kendinden geçmişliğinin sarhoşluğu var. Keskin bir yamacın, derin vadilerin, bilinmezliğiyle Ürkek, küçük çocuk bedenim çığlık, çığlığa haykırırken, Güvenle geçtim, yalnızlığın yetişkinliğe açılan kapısındaki eşikten. İşte tam da o anda hıyarın uyanmış, dinlenmiş, şahlanmış kokusu geçti genzimden. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum ”yalnızım, yetkinim, beni buldum ben” Bütün çığlıklarımı geride bırakıp, çıkıyorum güvenle ana rahminden. |
selamlarımla...