Zamansız izdüşümleriSaat tam tamına oniki Zaman kurnaz bir tilki Koktukça toprağın nefesi Duyuluyor ölümün guguk sesi Üç sokak ötesi, İki adım sonrası Yalnızlık; Ne kötü şey Kararsızlık İki kale arasında gidip gelmekte fikir Önce,kafada fitne Sonra,kalpte zikir Havlayıp durmakta azgın nefis Günahlar gülmekte pis,pis Enterasini giymiş beklemekte sabah Gecelere dokunmak haram Yıldızları okşamak mübah Kıt kanaat geçiniyor mahallemde kediler Az önce sela okundu Birisi daha öldü dediler Baktım;penceremden uçuyor hala O beyaz martı Kanatları ardına kadar açılıyor Kanıyor ayaklarının altı Ortadan ikiye ayrıldı dünya Gök çatırdadı. Zaman öz, Mekan üvey, Toprak dadı. Yağmur gözlü bir kadındı annem Saçları ıhlamur ağacı Kördü baktığım bütün aynalar Bütün aynalar mızıkçı Saçları uzadıkça ölümün, Sakallarıma ak düştü Soyu tükendi Anka’nın Başıma kargalar üşüştü İstimlak edildi gençlik, Bedenler kaldı özgür Beyinler ipotekli Belden aşağısı hür Uyku tutmuyor gökyüzünü Karanlık, düşünceli Zaman doldu Geldi,kelebeklerin eceli Kanter içinde kaldım yine Ufukta bekliyorum Arkama aldım güneşi Ay’ı itekliyorum Saat tam tamına oniki Elimde meçhul bir kroki Harfleri darağacına asıyorum Öldükçe birileri Ben hep susuyorum..... |